Cahit Sıtkı Tarancı 35 yaşında bir başka gözle bakmaya
başlamıştı dünyaya... Şair"Gökyüzünün başka rengi de varmış/ Geç
fark ettim taşın sert olduğunu/ Su insanı boğar, ateş yakarmış/ Her
doğan günün bir dert olduğunu/ İnsan bu yaşa gelince
anlarmış" der ya "35 Yaş" şiirinde.
Bu günlerde Türkiye'de ve genel olarak bu coğrafyada yaşayanların
her doğan günün bir dert olduğunu anlamaları için, ille de 35 yıl
yaşamış olmaları gerekmiyor. Bir krizden diğerine, bir acıdan
diğerine geçmek için takvim yapraklarını çevirmek yeterli oluyor.
Dün de Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi'nin bir terörist
saldırı sonrasında hayatını kaybettiği haberi ile güne
başladık...
Başından vuruldu
Diyarbakır'ın merkez Sur ilçesinde basın açıklaması yaptıktan sonra
teröristlerin silahlı ve roketli saldırısına uğrayan grubun
içerisinde bulunan ve ağır yaralanan Elçi, kaldırıldığı Diyarbakır
Selahattin Eyyübi Devlet Hastanesi'nde hayatını kaybetti...
Elçi'nin başından vurularak öldürüldüğü açıklandı. Olay sırasında
Maraşlı polisimiz Ahmet Çiftaslan'ın da hayatını kaybettiğini ve
yaralıların da bulunduğunu haberlerden öğrendik.
Bir barış adamı
Tahir Elçi'nin şiddete karşı tutumunun taviz vermez bir çizgide
olduğunu biliyoruz. Ve ne yazık ki şiddete kurban olarak, haklılığı
hayatı bahasına kanıtlandı. Türkiye'nin Güneydoğu kentlerini
şiddete boğan PKK terörüne karşı verilen mücadelenin haklılığını bu
son acı olay da kanıtlamış olmuyor mu? "Açılım Süreci"ni
sabote edenler, terör yöntemlerini sivil siyasetin diyalog ve
uzlaşma ortamının yerine ikame edenler, kentleri hendeklerle
donatanlar, sonuçta bir barış adamının daha canını
aldılar...