Takıntılı olmak
Ancak işin bir de başka yanı vardır... Bir gazete yazarı takıntılı
biçimde karşıt görüşteki meslektaşını ya da görüşünü paylaşmadığı
siyasetçiyi yerden yere vurursa, bu da yanlış değil midir? Farklı
görüşlerin veya daha geniş anlamı ile farklılıkların bir arada
yaşamaları, hem demokrasinin hem de hoşgörü ortamının temel
beklentisi değil midir?
Avrupa mı?
İçinde bulunduğumuz coğrafyayı hoşgörüsüzlüğün kaynağı olarak
suçlamak çok doğru olmaz. O çok özendiğimiz ve özgürlüklerin
kaynağı olarak gördüğümüz Avrupa'nın 1940'lı yıllarında hoşgörü ve
özgürlükler mi vardı, yoksa Faşizm ve Nazizim mi egemendi o
coğrafyaya? Bugün de Avrupa'nın yükselen değeri İslamofobi ve
yabancı düşmanlığı değil mi yani?