Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin Türkiye'yi denetlemeye karar vermesine tabii ki tepki göstereceğiz. Ama bu "Avrupa Konseyi" ile "Avrupa Birliği"ni karıştırmayalım... Türkiye "Avrupa Konseyi"nin kurucu üyesidir. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde Türk parlamenterler de vardır. Mesela 12 Eylül askeri müdahalesi ertesinde bu Meclis yine Türkiye'yi denetleme kararı alırken, bu karara karşı Turan Güneş, Metin Toker gibi isimler Türkiye'yi savunarak itiraz etmişlerdi.
Avrupa Konseyi AB değil
Yani bu parlamentonun kararına öfkelenip AB'ye yönlendirmeyelim
öfkemizi. Ayrıca "AB Parlamentosu"nda sadece üye ülkelerin
temsilcileri bulunduğu için, bu parlamentoda bizim temsilcimiz
yoktur.
Gelelim Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin Genel
Kurulu'ndaki "Türkiye'de Demokratik Kurumların İşleyişi" konulu
oturumda, Türkiye'nin yeniden siyasi denetime alınması kararına...
Bu karara göre Türkiye'nin 2018'e kadar denetim sürecine alınması
öngörülüyor. Denetleme Komitesi raportörleri bu konuda şu görüşleri
açıklamışlar:
Cezalandırma değilmiş
"Denetleme cezalandırma değil, aksine Türkiye ve Avrupa arasında
derin ve samimi bir diyalog anlamına geliyor. Türkiye'yi
destekliyoruz. Bu yüzden denetleme sürecine girilmesinin demokrasi,
hukukun üstünlüğü ve insan hakları konusunda çözüm sağlamak için
önemli olduğunu düşünüyoruz. Türkiye halkı demokrasiyi hak
ediyor."
Bu karara karşı Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklama
hepimizin duygu ve düşüncelerini yansıtıyor. Bu açıklamanın bana
göre en önemli bölümü şöyle:
"-AKPM'nin bu haksız, siyasi ve yanlı kararına rağmen, Türkiye,
demokratik standartlara, insan haklarına ve bu alandaki
uluslararası yükümlülüklerine bağlılığından ödün vermeden
vatandaşlarının hak ve özgürlüklerini geliştirme konusundaki
kararlılığını sürdürecektir."