Voltaire bilgi ile bilinç arasındaki ilişkiyi şöyle
sorgulamıştı:
"-Güneş doğduğu zaman yıldızları görmüyorsanız, bu yıldızların yok
oldukları anlamına mı gelir?"
İçinde bulunduğumuz "Bilişim Çağı"nın şifresi de bu soruda gizli
değil mi? Bilinmeyenlerin dünyasının ya yok sayıldığı ya da
bilgiden korkulduğu çağlar, binlerce yıl sürdü. İnsanlık tarihinin
binlerce yılı, bilginin sınırlarını zorlamakla geçti. İçinde
bulunduğumuz "Bilişim Çağı" ise, bilginin hem sınırlarının sonsuza
kadar genişlemesi hem de bütün insanlık tarafından paylaşılması
anlamını taşıyor.
Zaman hızlandı
Bilişim Çağı'nın geçmiş çağlardan bir önemli farkı da zamanın
hızlanmış olmasıdır. Teknolojideki bir buluş geçen yüzyıllarda
insanlığın bir çağını açar, bir başkası da o çağı kapatıp yenisini
başlatırdı. Bilişim Çağı'nda ise, sayısız buluşlar karşılıklı
etkilenim içinde yeni buluşların yolunu açıyor. Disiplinler arası
bilim dalları her alanda eskiden olsa devrim sayılacak buluşları,
günlük hayatın öğeleri haline getiriyor.
Bilgi paylaşımı
Son dönemde GSM cep telefonlarına sahip olanların sayısının Graham
Bell'in telli telefonunun tüm dünyada 100 yılda ulaştığı abone
sayısından daha fazla olduğunu biliyoruz. Eskiden ancak yılda bir
yapılan tıp kongrelerinde buluşabilen araştırmacıların birbirleri
ile paylaştıkları bilgiler, şimdi internetle her dakika
paylaşılıyor. Amansız hastalıklara karşı uygulanan ilaçların
etkileri ve yan etkileri, global ölçekteki istatistiklerle hemen
ölçülebiliyor.
Eski ve yeni
İnsanlık hâlâ hırsızlıklarla, yolsuzluklarla, kokuşmuşlukla ya da
bağnazlıklarla olduğu gibi, terörizmle, hukuksuzlukla, şiddetle,
açlıkla, ırkçılıkla da karşı karşıya. Ama aynı insanlık, bir yandan
uzayda yeni alanları arıyor, bir yandan da dünyanın çözümsüz gibi
görünen sorunlarına çözümler üretiyor. En önemlisi de artık "Bilgi"
herkese, her topluma, her coğrafyaya açık...
Bir özlem
Yani şoven söylemlerden arınmış siyasete, ön yargılardan arınmış
düşünce dünyasına ve farklılıklara hoşgörü ile bakabilen yüreklere
sahip olmak eskisinden çok daha kolay bugün. Tabuları yıkacak kadar
cesur, dünyanın en ileri çizgilerini bile kendi ülkeleri için
yetersiz gören, halklarına güvenen vizyoner siyasetçilerin kavga ve
nefret üretiminde değil yeni ufuklar açma konusunda birbirleri ile
yarışmalarını özlemiyor musunuz?