"Göbek Bağı"nı mecazi anlamında kullandığımızda, bireylerin,
kurumların ve toplumların kökenleri ile olan bağlantıları akla
gelir. Tıp dilindeki "Göbek bağı" (Chorda umblica) ise ana
rahmindeki bebeğe (fetus) annenin karnındaki sıvıdan (plasenta)
kan, temiz hava ve besin taşıyan, kirli kanı geri gönderen bir
iletişim hattıdır.
Araştırmalara göre göbek bağının doğumdan sonra hiç olmazsa birkaç
dakika kesilmeden korunması durumunda, bebeklerin kanlarındaki
demir ve hemoglobin dengesi daha sağlıklı bir düzeye ulaşıyormuş.
Anne kanından bu kısa süre boyunca daha fazla yararlanan bebekler
daha hızlı gelişirlermiş.
Sanal göbek bağları
Bireyleri, kurumları ve toplumları kökenlerindeki bilgilerle
donatan sanal göbek bağları ise, kültürü, gelenekleri, görgüyü,
sevgiyi, saygıyı, bireysel ve toplumsal davranışları gelecek
kuşaklara aktarır. Bunların yanında önyargılar, saplantılar,
anlayışsızlıklar ve kan davaları da gelecek kuşaklara
aktarılır.
CHP ve ANAP
Geçmişle bugün arasındaki göbek bağları kesilince, toplumlar da,
kurumlar da, bireyler de kendilerine bugün için hoş gelen ve
aslında gerçek olmayan geçmişler üretmeye başlarlar. Örneğin CHP'yi
Jön Türkler'den, İttihatçılıktan, Tek Parti alışkanlıklarından,
Abdullah Cevdet'ten, Ziya Gökalp'ten soyutlamanız mümkün müdür? Ya
da ANAP'ı Turgut Özal'dan ve onun sivilliğinden, reformculuğundan
soyutladığınızda geride post-modern darbe anıları ile yok oluş
dışında ne kaldı?
Erdoğan'ın misyonu
Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti, sözünü ettiğimiz göbek
bağlarımızı hepimize hatırlatarak topluma gerçekleri sunan ve bu
gerçeklerin gereklerini yerine getiren bir süreci başlattı. Erdoğan
şimdi Cumhurbaşkanı olarak da, bu misyonunu aksatmadan ve
kararlılıkla sürdürüyor.
AK Parti'nin Erdoğan'ı yok sayması halinde, Özal'sız ANAP'tan
farklı bir kadere sahip olacağı düşünülebilir mi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dünkü "Muhtarlar Toplantısı"nda yaptığı
konuşmadan bazı bölümleri aktararak ne demek istediğimi
kanıtlayacağım...
Dışa bağımlılık
- Nuri Demirağların, Vecihi Hürkuşların ve daha nice kahraman
sanayicilerimizin, işadamlarımızın başlattıkları teşebbüsler
desteklemek şöyle dursun, engellenmiş ve akamete uğratılmıştır. Biz
2003'ün ilk aylarında Başbakanlık görevini devraldığımızda
Türkiye'nin savunma sanayi ürünlerindeki dışa bağımlılığımız yüzde
80 düzeyindeydi. Bu oran 40'a indirildi, hedefimiz bu oranı
sıfırlamaktır.