Ernest Hemingway'in "Cesaret"i tanımlaması, tanık olduğumuz
siyasi gelişmelere uyarlanabilir... "Cesaret tehlikenin üzerine
gitmek değil, tehlikenin karşısında zarif davranmaktır" diyor
Hemingway...
Devlet yönetimine yansıyan iki başlılık sürseydi, Cumhurbaşkanı
Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu arasındaki görüş ayrılıkları
tehlikeli bir krize dayanabilirdi... Ama gerek Erdoğan'ın gerekse
Davutoğlu'nun zarif davranışları, bu olağanüstü durumu, olağan bir
siyasi gelişme biçiminde gündemimize oturttu.
Davutoğlu'na teşekkür
Bu noktada bir Türk vatandaşı olarak bize düşen, Davutoğlu'na
ülkeye yaptığı hizmetler ve problemli bir dönemi çalışkanlığı ile
atlatması dolayısıyla ona teşekkür etmektir. Ayrıca bir nevi veda
konuşması olan dünkü açıklamasındaki şu cümleler, siyaseti meslek
olarak seçen yeni kuşaklara örnek olacak içeriktedir:
- Önümüzdeki 4 yılı tamamlayacak, güçlü AK Parti hükümetleri devam
edecektir. Yatırımcılara bu güven ortamının devam edeceği konusunda
güvence veriyorum.
- Partimiz yeni bir dönem içindedir. 22 Mayıs'ta olağanüstü kongre
kararı aldım. Mutabakatın olmadığı yerde aday olmayı düşünmem.
Aldığım bu kararda başarısızlık veya pişmanlık duygusu
yoktur...