Sanki Türkiye'yi hedef alan dış kaynaklı komplolar yokmuş ve
sanki her gün Güneydoğu'dan şehit haberleri gelmiyormuş gibi,
içeride birbirini yemeyi polemik yapmak ya da siyaset etmek
zannedenler, sizleri de şaşırtmıyor mu? Bunların hali uçaktaki
Temel'e benzemiyor mu? Uçağın motorlarından biri infilak edince
yolcular çığlık atmaya, ağlamaya başlamışlar. Temel öfkelenip
bağırmış, "Ne diye böyle telaş ediyorsunuz, bu uçak babanızın malı
mı ki?"
Hepsi bir mi?
İnanılır gibi olmayan durumlar o kadar çok ki... Acaba ABD'deki
Rıza Zarrab davasının iddianamesindeki dinlemeleri FETÖ'cüler mi,
yoksa ABD'nin diplomat ajanları mı yaptılar? Yoksa bunlar zaten
aynı kafanın kolları mı? Ya da PKK/PYD'nin ABD gözetiminde
DEAŞ'lılarla anlaşıp, onları kriz bölgesinden sağ salim
çıkartmaları, hayal miydi? Bazılarımıza göre de 15 Temmuz darbe
teşebbüsü de tanklara karşı bedenlerini siper eden şehitlerimiz de,
sanki hiç olmamışlar gibi değil mi?
Yeter artık
"Zaten sen öylesin, zaten ben böyleyim" içerikli kapışmalar,
sizleri de şaşırtmıyor mu? Sanki bundan başka bir vatanımız varmış
ve sanki bu vatanı sağlıklı yaşatmak değil birbirimizin gözünü
oymak aydın olmakmış gibi davranmıyorlar mı bazıları? İlle de
FETÖ'cü olmak gerekmiyor ki, Türkiye'yi bir ümitsizliğin ve bir
kaosun ülkesi haline getirmeye çalışmanın oyuncuları olmak...
Muhalefet etmekle hainlik etmek böylesine birbirine geçmiş
kavramlar olmadı yakın zamanlarda... Ve bu aymazlık yüzünden
özgürlüklerine kavuşmalarının zamanı gelmiş ve geçmekte olan
insanların tutukluluğu da devam ediyor.
Bütün ümidim ve beklentim bu tablonun artık düzelmesinin zamanının
gelmekte olduğuna ilişkindir... Bir Çin hikâyesi ile kötülüklerden
de iyiliklerin çıkabileceğini hatırlatayım.
Belli olmaz
Eski Çin'de yaşlı bir çiftçinin çiftliğini basan yaban at sürüsü
her şeyi yıkıp, büyük zarara sebep olmuş. Komşuları "Bu çok kötü
bir durum" demişler. Çiftçi ise "Belli olmaz" diye cevap vermiş...
Ertesi gün çiftçinin delikanlı çağındaki oğlu yaban atlarından
birini yakalayıp, eyerlemiş ve üzerine binmiş. Komşular "Bu çok iyi
bir durum" demişler. Çiftçi yine "Belli olmaz" diye cevap vermiş...
Birkaç gün sonra çiftçinin oğlu attan düşüp bacağını kırmış.
Komşular bu defa "Kötü bir durum" demişler ve yaşlı çiftçi yine
"Belli olmaz" cevabını vermiş. Bu sırada savaş çıkmış ve köye gelen
yetkililer delikanlılık çağına gelmiş bütün erkekleri askere alıp,
götürmüşler. Çiftçinin oğlunun bacağı kırık olduğu için sadece o
askere alınmamış...