Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Gaziler Günü dolayısıyla yaptığı
konuşmada "Kriz falan sakın ha bunlara aldanmayın. Bunların hepsi
manipülasyon. Güçlenerek geleceğe yürüyoruz" şeklindeki sözlerine
katılmamak mümkün değildir.
İnançlı olmak
Cumhurbaşkanı'nın aşağıdaki sözlerine kim hayır diyebilir ki?
"- Türkiye 20 yıl önceki Türkiye'den daha zengin, daha etkilidir.
Yarınki Türkiye daha güçlü, daha iddialı olacaktır.
İnanmak başarmanın yarısıdır. Biz ülkemizin potansiyelini
biliyoruz.
Hedeflerimize ulaşacağımıza eminiz."
Kriz görmedik mi?
Biz "Kriz" nedir çok iyi bilen bir toplumuz... Geride bıraktığımız
20'nci Yüzyıl, bizim de merkezinde olduğumuz global ölçekteki
krizlerin öyküleriyle dolu değil midir? Bırakalım Osmanlı
İmparatorluğu'nun yıkılmasını ve parçalanmasını... Veya bırakalım
Soğuk Savaş'ın başlangıcında toprak bütünlüğümüzü korumak için
Washington'un patronluğunu kayıtsız şartsız kabul edişimizi... Dış
güdümlü darbeleri, PKK'nın sahaya sürülmesini, iflaslar ertesinde
IMF'ye defalarca teslim olmamızı veya FETÖ devlete sızarken uyumuş
olmamızı falan unutalım...
Kriz değil
Evet... Bugün dolar fiyatının olağandışı nedenlerle yükselmesi veya
aşırı borçlanma dolayısıyla bir yeniden yapılanmaya gereksinim
duyulması gibi, ekonomiyi zorlayan durumlar var. Ama bunlar bir
"Kriz"i işaret etmiyor. Kriz denilince ekonomik hayatın durması,
piyasanın kanının çekilmesi, bankaların faaliyetlerine ara vermesi,
halkın yarınından emin olmaması gibi durumlar akla gelir.
Önemli bir nokta
Ancak bizi doğrudan ilgilendiren bir noktayı da hatırlatmadan
geçmemeliyiz.
Eğer ülkede gerçekten bir kriz yoksa ülkenin siyasi liderleri
toplumu geren ifadelerle yapılmış öfkeli ve tepkisel konuşmalar da
yapmamalıdırlar.
Bu gibi önemli dönüm noktalarında toplumun sakinliğe, güven
duygusuna ve istikrarın varlığına inanmaya ihtiyacı vardır.
Özellikle ekonominin gerçeklerine karşı yapılmış tepkisel
konuşmalar, piyasadaki güven duygusunu zedeleyebilir.
Sonuçta biz neleri aşmadık ki...