Bende bu kuyruk acısı, sende de bu evlat acısı oldukça hiçbir
şey eskisi gibi olamaz demiş ya, hikâyedeki yılan oğlu ölen
adama...
Toplumlar da bazı olayları yaşadıktan sonra artık hiçbir şeyin
eskisi gibi olmayacağını fark ederler.
Bizim yaşadığımız 15 Temmuz darbe teşebbüsü de bu çeşit olaylardan
biridir. Bu olayın üzerinden sadece bir yıl geçti ama devletin
yapısı da, toplumun siyasete ve devlete bakış açısı da öylesine
değişti ki, sanki yüz yıldır bu yeni düzen içinde yaşıyormuş gibi
değil miyiz?
Temel değişiklik
Öncelikle Silahlı Kuvvetler'in bir Kemalist partiymiş gibi
algılanması sona erdi. Generallerin bile FETÖ'cü olduklarını, F-16
pilotlarının FETÖ'nün vurucu gücünü oluşturduklarını hayret ve
ibretle izledikten sonra, o eski algının hâlâ devam etmesi mümkün
değildi. Nitekim 15 Temmuz sonrasında Silahlı Kuvvetler'in yapısı
yeniden oluşturuldu. eğitimden hiyerarşik düzene ve çeşitli
hizmetlere kadar uzanan her alanda radikal değişiklikler
gerçekleşti.
Sözde dostlar
15 Temmuz'un tam olarak saptanamayan dış ayağı da, bu alanda hiçbir
şeyin eskisi gibi olmayacağının işaretçisiydi.
Darbe teşebbüsünün başarısız olmasından sonra kaçan hainlere dost
ve müttefik olarak bildiğimiz ülkelerin adeta kucak açması, bu dış
ayağın bir nevi işaretiydi.
Darbe teşebbüsü sonrasında ilan edilen olağanüstü halin demokrasiyi
zedelediğini ileri süren dost ve müttefikler de, dış ayak konusuna
ışık tutuyorlardı.