Mehmet Akif Soysal Yeni Şafak Gazetesi

Fiziki altın mı, dijital altın mı? Bireysel tercih mi, milletin ortak sermayesi mi?

Türkiye’de hane halkının en yerleşik tasarruf alışkanlığı altın biriktirmektir. Asırlardır güvenin sembolü olan altın, bugün de milyonların birinci yatırım aracı durumunda. Fakat burada çok temel bir soru ortaya çıkıyor: Altın yalnızca bireyin malı mıdır, yoksa milletin ortak sermayesinin bir parçası mıdır? Çünkü yastık altındaki altın miktarının 3.500 tona yaklaşması artık sadece bireysel güvenlik değil, ülkenin sermaye verimliliğini belirleyen devasa bir ekonomik gerçekliktir. Fiziki altın; somuttur,

05 Aralık 2025 | 5 okunma

https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/trac

Türkiye’de hane halkının en yerleşik tasarruf alışkanlığı altın biriktirmektir. Asırlardır güvenin sembolü olan altın, bugün de milyonların birinci yatırım aracı durumunda.

Fakat burada çok temel bir soru ortaya çıkıyor: Altın yalnızca bireyin malı mıdır, yoksa milletin ortak sermayesinin bir parçası mıdır? Çünkü yastık altındaki altın miktarının 3.500 tona yaklaşması artık sadece bireysel güvenlik değil, ülkenin sermaye verimliliğini belirleyen devasa bir ekonomik gerçekliktir.

Fiziki altın; somuttur, tam kontrol sağlar ve evrensel kabul gördüğü için büyük bir psikolojik güven sunar. Ancak saklama riski, kayıp ihtimali, yüksek alım–satım makası, işçilik maliyeti ve likidite yavaşlığı gibi önemli dezavantajlara sahiptir.

En kritik sorun ise şudur: Evde tutulan her gram altın, ülkenin üretim gücüne, yatırımına ve istihdamına dönüşemeyen atıl bir sermayeye dönüşür.

Dijital altın ise modern bir çözüm sunar.

Bankalarda veya katılım finans kurumlarında tutulan altın; düşük maliyet, hızlı likidite, 7/24 erişim ve küçük birikimlerle işlem yapabilme imkânı tanır. Kurumsal riskler bulunmakla birlikte regülasyonlarla yönetilebilir niteliktedir. Dijital altın hem yatırımcının altın talebini karşılar hem de altının finansal sisteme dahil olarak ekonomiye kaynak oluşturmasını sağlar.

Bu tartışmanın yalnızca ekonomik değil, dinî açıdan da önemli bir zemini vardır. Kur’an-ı Kerim’de servetin atıl bırakılması açık şekilde eleştirilir:

“Altın ve gümüşü biriktirip Allah yolunda harcamayanları acı bir azapla müjdele.” (Tevbe 34)

Burada bir anlamda uyarı olarak aslında servetin toplumdan koparılması, dolaşıma sokulmaması ve faydasız bir yığın haline gelmesi üzerinedir.

İslam’da servetin değeri, dolaşması, fayda üretmesi ve toplumu güçlendirmesiyle ölçülür.

Bu çerçevede Türkiye’deki dijital altın seçenekleri yatırımcı için pratik çözümler sunuyor:

* Banka Altın Hesapları: 7/24 işlem, düşük makas, güvenli saklama.

* Katılım Bankası Altın Hesapları: Faizsiz modele uygun, birikim ekonomiye döner.

* BIST Altın Sertifikası: 0,01 gramlık işlem imkânı, en düşük makaslı ürünlerden.

* Altına Dayalı Kira Sertifikaları: Hazine tarafından ihraç edilen, altınla ilişkilendirilmiş düzenli getirili araçlar.

Bu ürünler hem altına yatırım yapma isteğini karşılar hem de altını ekonomiye kazandırır.

Sonuç olarak fiziki altın bireye güven sağlar; dijital altın ise hem bireye hem millete kazandırır.

Yastık altına çekilen altın, aslında milletçe yıllarca çalışarak biriktirdiğimiz ortak servetin kilitlenmesi demektir. Oysa aynı altını dijital kanalda veya katılım bankasında değerlendirmek; hem bireysel varlığı korur hem de ülkenin üretim, yatırım ve istihdam kapasitesini besler.

Bu yaklaşım özellikle muhafazakâr kesimin “helâl kazanç, emanet bilinci ve toplumsal sorumluluk” hassasiyetiyle de tam uyumludur.

Bugün altın tercihini yaparken yalnızca kendi geleceğimizi değil, milletimizin ortak geleceğini düşünmek; hem aklın hem ahlakın hem de inancın gereğidir.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Fiziki altın mı, dijital altın mı? Bireysel tercih mi, milletin ortak sermayesi mi? 05 Aralık 2025 | 5 Okunma Kira ve eğitim enflasyonu: Türkiye’nin geleceğini bitiren iki mermi 28 Kasım 2025 | 79 Okunma Küresel endüstri savaşının yeni cephesi: Elektrikli otomobillerden humanoid robotlara 21 Kasım 2025 | 40 Okunma Avrupa’nın büyük yanılgısı: Sessiz gerileyişin rakamlarla özeti 14 Kasım 2025 | 73 Okunma Sanayisizleşme masalı: Elektrik tüketimi Türkiye’nin gerçek hikayesini anlatıyor 07 Kasım 2025 | 92 Okunma