Günlerdir medyada gerçekten insanın içini acıtan, vicdanını
sızlatan 4 kız kardeşin acı hayatları anlatılıyor. Ortada daha
bebekken onları terk eden bir anne, hayatları yetimhanede geçen 4
kız kardeş var ama baba veya babalar yok.
Kızlardan biri o babaları aramaya kalkınca da ortalık karıştı.
Çünkü adı geçen ya da baba olduğu iddia edilen kişiler ünlü ötesi
ünlüydüler. Toplumda ahlak abidesi olarak bilinen isimlerdi. Biri
tiyatro ve sinema dünyasının ünlü ismi Metin
Akpınar, öteki de televizyon dünyasının
"derin" programcısı Uğur
Dündar'dı. Acı olan ne biliyor musunuz; birinin sanatçı
diğeri gazeteci olmasına rağmen yıllarca yetimhanelerde annesiz ve
babasız büyüyen o çocukların arayışını görmezden gelmeleri.
Hukuken de olsa sonunda Akpınar babalığı kabullendi. Ama "derin"
araştırmacı gazeteci Uğur Dündar geçmişinde böyle
bir ilişki yaşamadığını, elinde Adli Tıp raporu olduğunu söyleyerek
herkesi haşlamaya başladı. Hatta muhalif olduğu için iftira
atıldığını söylüyor, yetinmiyor bir de yazdığı gazetede karşı
kampanya başlatıyor. Neymiş, muhalif olduğu için
itibarsızlaştırılıyormuş... Oysa ortada...