Hızla değişen bir dünyada yaşıyoruz. İnsanlık nereye gidiyor,
dünya nereye doğru değişiyor ve biz bu değişimin neresindeyiz.
21. yüzyılda Türkiye nerede olacak?
Bırakın son 200 yılı son 10 yılı derin kuşatmayla geçiren Türkiye,
içinde bulunduğumuz bu yüzyılda da treni kaçıracak mı yoksa o trene
bindik mi? Bu soruları eskisinden daha çok soruyor ve cevap
arıyoruz.
Bu, dünyada ve çevremizde içimizi karartan onca şey olmasına
rağmen, iyi bir işaret ve umut veriyor. O umudu, şu sıralarda
Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli aydınlardan Alev Alatlı'nın son
kitabı, "Ben Böyle Düşünüyorum Demekle Olmuyor"la, Yeni Şafak'ta
Ayşe Böhürler'in yaptığı güzel söyleşiyi okurken görmek mümkün.
Önce kitaptan, bu yüzyılda Türkiye'ye ilişkin umudun altını çizen
şu tespiti aktaralım: "Belki 21. yüzyılı, bizim o en uzun, o kabus
dolu 19. yüzyılımızdan çok daha kolay aşar, 20. yüzyıldaki
gelgitlerimizi hüzünle ama gülümseyerek anarız. Kim bilir belki de,
'İkinci Aydınlanma Çağı'na birincisinden çok daha hızlı
uyarlanırız."
Bu tespiti yapan Alatlı, söyleşide dünyanın ve Türkiye'nin
gidişatını daha somutlaştırıyor ve şu değerlendirmeyi yapıyor:
"Günbegün dağılan, lider krizi geçiren, paçozlaşan Batı dünyasını
görüyorum. Biz buhran ithal etmediğimiz sürece bu kaosta sağlam
durur, hatta fırsata çevirebiliriz. Safları sıkıştırmamız lâzım.
Önümüzdeki yılları bir elimiz yağda, bir elimiz balda
geçiştiremeyecekmişiz gibi duruyormuş. Olsun. Güneş her gün daha
mütekâmil bir dünyaya doğmaz. Tarih ezelden ebede dümdüz uzanan
doğrusal bir hat değil, devirli bir oluşumdur. Gün olur, en
gerideki en öndekinden ileride olur."
Ve sözü bugünün Türkiye'sine getiriyor: "Türkiye'yi ille de bir
şeye benzetecekseniz, her budağından sürgün atan salkım saçak bir
asmaya benzeteceksiniz. Bir sürgünü çiçeğe dururken, diğerinin
kurumakta, ötekisinin üzüm vermekte olduğunu göreceksiniz. Tek bir
sürgüne takılıp kalmamayı, bütüne bakmayı adet edineceksiniz. Tıpkı
bir asma gibi, düz akılla anlaşılmaz, pergele, cetvele gelmez,
kendisine has bir kimliği vardır Türkiye'nin, batmaz. Batarsa,
okyanuslar taşar, onu da kimse göze alamaz."