Aynı anda hem farklı toplumsal kesimlerle "helalleşme" isteyen,
hem de yaşam biçimi üzerinden ötekileştirme, göçmenler üzerinden
faşizm üreten bir siyasi akılla karşı karşıyayız. Dışarıdan
bakanlar o tek tipçi aklı tanıyor ama onlar bunun farkında değil.
Değişmiyorlar, "değiştik" deseler de değişmiyorlar... Hatta
değişimi "döneklik" olarak niteliyorlar. Sanatçısından
siyasetçisine hepsinin ortak özelliği bu... Adlarının siyasetçi
Özgür Özel, Aykut Erdoğdu ya da komedyen Şahan Gökbakar veya
şarkıcı Gülşen olması fark etmiyor; hukuka saygılı, medeni, ilerici
o görüntülerinin altında bir canavar var ve önüne gelen herkese
hakaret ediyor, ötekileştiriyor, yok sayıyor...
Hızını alamayanlar da var. Kimi toplu yargılamalar yapılacağını,
kimi medyaya el koyacağını, kimi "TRT'de canlı yargılamalar"ın
yapılacağını, kimi de Menderes'in makûs kaderini hatırlatıyor.
İçlerindeki darbecilik hevesi de tek tipçi zihniyet de bitmiş
değil. İş öyle bir noktaya vardı ki, Atatürkçü Düşünce Derneği,
"Gerekirse İstiklal Mahkemeleri yeniden...