Tahıl koridoru anlaşmasının bitmesi, Rusya'nın Afrika, Çin'in
Ortadoğu atağı, Pasifik'teki hareketlilik, ABD'nin küresel sistemi
krize sürüklemesi, AB'nin irtifa kaybetmesi ve yeni bir savaş
korkusu dünyayı diken üstünde tutuyor.
Bu yüzden şu sıralarda dünyanın gözü kulağı Başkan
Erdoğan-Putin görüşmesinde. Çünkü kimse
dünyanın nereye savrulacağını kestiremiyor.
İşte bu kaygı nedeniyle dünyanın çok kutupluluğa geçişine umutla
bakılıyor. Bu da doğal olarak bazı ülkeleri öne çıkartıyor. ABD,
AB, Çin ve Rusya'ya paralel dünya siyasetinde artık belirleyici
olan Hindistan, Türkiye, Brezilya, Suudi Arabistan ve Güney Afrika
gibi birçok yeni güç merkezi var.
Bunlar arasında en öne çıkan ise hiç kuşkusuz Türkiye. Bu gerçeği
içinde bulunduğumuz Atlantik İttifakı kabullenmese, hatta darbeler
yoluyla durdurmaya çalışsa da Türkiye, özellikle son 15 yılda
izlediği "Dünya beşten büyüktür" şiarı ve
otonom dış politikasıyla dosta düşmana gücünü
kabul ettirdi.
Buna daha 2005'te başlayan Afrika açılımını, Libya'dan Karabağ'a
uzanan sorun çözme kabiliyetini, insani göçmen
yaklaşımını...