İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni yıllardır bir "halk
iradesi" masalıyla yöneten Ekrem İmamoğlu
hakkında hazırlanan iddianame, Türkiye siyaset tarihinde benzeri
zor görülecek kadar karanlık bir tablo ortaya koyuyor. Bu ülkede
belediye başkanları hatalar yaptı, yanlış işler yaptı, rant için
çabalayanlar oldu... Ama birinin, kendi etrafında özel kodlarla
konuşan, gölge toplantılar yapan, kamera bantlayan, kayıtları yok
eden, offline bilgisayarlar ve eski tip telefonlarla haberleşen bir
yapı kurduğu ilk kez görülüyor.
Bir belediye başkanı, hangi "hizmet" için
internetsiz bilgisayarlara ihtiyaç duyar? Hangi
"proje" için evindeki kameraları operasyon gecesi
yok eder? Hangi "şeffaf yönetim"
anlayışı, otel odalarını karargâh gibi kullanmayı gerektirir?
Sorular çok, cevap yok. Varsa yoksa kaçamak açıklamalar,
sulandırmalar, çorba metaforları...
Türkiye'nin en büyük belediyesinin tepesinde dönen bu oyun, artık
kimsenin hafife alabileceği bir mesele değil. CHP'nin suskunluğu
bile gerçeği bağırıyor. Genel Başkan Özgür Özel'in
bu iddialara verdiği...