Bir süre önce Başkan Erdoğan gençlerle
buluşmasında ilk kez yeni bir kavramdan söz etti:
"Cumhurbaşkanı adayıyım diyemeyenlerin
ülkenin hangi meselesinin çözümünde devrimci
bir yaklaşımla reform yapabileceğini
doğrusu merak ediyorum. Bay Kemal, senin
nasıl bir devrimci olduğunu bilmiyorum ama
ben muhafazakâr bir devrimciyim."
O andan itibaren de birçok siyaset bilimci bu kavramı tartışmaya
başladı.
Aslında AK Parti'nin 3 Kasım 2003'te iktidara gelmesi de, 20 yıl
sonra hâlâ iktidarın en güçlü adayı olması da siyaseti içeriden ve
dışarıdan izleyenlerin ezberini bozdu. Ünlü akademisyenlerden
siyasete yön verdiğini sanan onlarca siyaset uzmanlarına kadar
hepsi, her seçimde yüzde 50'lere varan oy olan AK Parti iktidarını
tanımlamakta zorlandı.
AK Parti, klasik sağ-sol veya liberal parantez içinde
değerlendiremeyecek kadar farklı bir hareketti.
Kimi "ılımlı İslamcı" dedi, kimi
"şeriatçı" diye niteledi, kimi "merkez
sağa" oturttu, kimi de...