Altılı masanın olası adayları arasında çok gerilere düşen İBB
Başkan Ekrem İmamoğlu'nun yeniden topa girmesinin tesadüf
olmadığı çok açık. Saraçhane buluşması bu
açıdan "siyasi bir operasyondur". Arka planında daha
derin ilişkilerin olacağına da şüphe yok.
Bu nedenle mahkemenin verdiği hakaret cezası bir bahane... O
cezanın arka planında özel ilişkiler var mı bilemem ama bu cezanın
siyasi şova dönüştürülmesi, bir siyaset mühendisliği
çalışmasıdır.
Buna masanın içinde sıkışan Akşener'in de, düşüşe
geçen İmamoğlu'nun da ihtiyacı vardı ve bu ceza olmasaydı da
başka bir gerekçe bulacaklardı. Onlar bulamasa
bile "küresel dostları" bulacaktı.
Baksanıza hemen harekete geçtiler. ABD, Almanya açıklama yaptı, ama
asıl amacı 15 Temmuz'un arkasındaki o kirli isim, Henri
Barkey söyledi. Karara tıpkı Akşener gibi
sevinen Barkey, "Şok dalgaları her köşeye
ulaşacak" diyor ve operasyonun hedefindeki iki ismi
açıklıyordu:
"İmamoğlu'nun mahkûm edilmesinden sonra iki büyük
kaybeden var: Erdoğan ve cumhurbaşkanlığı için ortak aday
olacağını sanan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu."
Benzer bir sonucu Akşener'in başdanışmanı Aytun Çıray da
çıkartıyordu:
"Kemal Kılıçdaroğlu'nun Saraçhane'de olmaması bizim
lehimize oldu."
Gördüğünüz gibi sadece küresel güç merkezleri
değil, Kılıçdaroğlu'nun elinden tutup aday
yaptığı İmamoğlu da, destek verip parlamentoya
soktuğu Akşener de üstünü çizmişler. Siyasi ihanette
kimse sınır tanımıyor.
Bu da kavganın Başkan Erdoğan ile "uydurulmuş
kahraman" İmamoğlu arasında değil, İmamoğlu
ile Kılıçdaroğlu arasında yaşandığını gösteriyor. Bu
kavga bitmeden de masadaki gerilim bitmez.
Herhalde Kılıçdaroğlu ve yakın arkadaşları da bu işin
farkında ki, parti sözcüsü Faik Öztrak, bir
gazetecinin, "Bu gelişmelerin ardından
İmamoğlu'nun cumhurbaşkanlığı adaylığı
ihtimalinin yükseldiği yorumları yapıldı. CHP Genel
Merkezi de bu görüşe katılır mı?" sorusuna çok manidar
bir cevap verdi: