Günlerdir tartışılan temel gıda maddelerindeki fahiş fiyat
meselesine artık bir neşter atılmalı. Akıl almaz bir kampanya
yürütülüyor. Bu da aslında yeni değil, "saman ithalatı" ve
"soğan-patates siyaseti" ile başlayan "Tarım bitti, hayvancılık
öldü" yalanlarıyla devam eden bir operasyon bu. Son dönemde
pandemi, kur artışları ve Ukrayna-Rusya Savaşı, bu kriz
tellallarını daha da coşturdu.
Gerçekler ve rakamlar hiç umurlarında değil. Türkiye'nin tarım
üretiminde AB'de birinci, dünyada 8'inci sırada olmasının hiç önemi
yok. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bu gerçeği bile bile
"Tarım bitti" diyerek kara bir tablo çizmeye devam ediyor.
Geçtiğimiz günlerde bu ısrarını büyük bir yalanla da taçlandırdı:
"İki ay içinde 2.5 milyon küçükbaş hayvanı uçakla (Katar'a) ihraç
ettiler."
İlgili bakanlıklar, uzmanlar yalanladı ama Kılıçdaroğlu hiç oralı
olmadı. Olmaz da... Çünkü amacı kara propagandayla kafaları
karıştırmak.
Başarısız olduğu da söylenemez. Bugün sokaktaki insan bile gıdada
yaşanan fahiş fiyatı "Türkiye üretmiyor" tezine bağlıyor. "Nohut ve
saman ithal eder duruma düştük" diyen yazarlar var.
Oysa önceki gün yeni Bakan Prof. Dr. Vahit Kirişci, Türkiye'nin
üreten bir ülke olduğunu rakamlarla açıkladı:
"Türkiye sebzede dünyada 4., meyvede 6. sırada. 'Türkiye üretmiyor'
demek, bu ülkenin üreticisine haksızlık olur. Ülke nüfusu şu anda
85 milyon, 5 milyon mülteci var. Bu ülke 75-100 milyon turisti
ağırlayacak durumda. Türkiye'nin büyükbaş ve küçükbaş konusunda da
hiçbir problemi yok."
Peki, problem yoksa ve Türkiye üretiyorsa neden temel gıda
maddeleri fiyatı bu kadar yüksek?
İşin bam teli tam da burası...
Fahiş fiyatlar sadece siyasetçilerin ve muhalif yazarların algı
operasyonlarıyla ilgili değil, işin arka planında o siyasetçilerle
ilişkili güçlü bir marketler zinciri ve stokçular gerçeği var.
Siyaseti yönlendirmek istiyorlar. Bu gerçeğe aylar önce Başkan
Erdoğan, "5 büyükmarket zinciri..." diyerek dikkat çekmişti.
Hâlâ bu mesele halledilmiş değil. Halledilmediği için de tarlada 1
lira olan limon, markette 9 liraya, 3 lira olan domates de markette
30 liraya satılıyor. Üreticiler feryat etse bile duyulmuyor. Tamam,
dünyadaki enerji ve içerideki kur artışı nedeniyle her şeye ciddi
oranda bir zam geldi ama gıdada başka bir şey oluyor. Ceza
kesilmesi bile onları durduramadı. Başka bir hesap var. Şimdi gelen
o hesabın ne olduğunu bizzat işin içindeki birinden, Meclis Tarım
Komisyonu Başkanı, Kars Milletvekili Prof. Dr. Yunus Kılıç'tan
dinleyelim: