Hatası ve sevabıyla birlikte âhiret âlemine göçüp giden Süleyman
Demirel hakkında, bundan böyle nisbeten daha objektif ve daha
sağlıklı değerlendirmeler yapılabilecek.
Hayatta olduğu sürece, ona karşı duyulan kindarlığı ve pompalanan
düşmanlığın şiddeti ve dalga boyu, ne yazık ki ona duyulan
sevgiden-saygıdan çok daha yüksekti.
Siyaseti din ve şeriat yerine ikame eden “sâdık ahmaklar”, hayatta en çok nefret ettikleri kişi Demirel’dir. Demirel’den daha fazla kin ve nefret kustukları bir başka şahıs görmedim, bilmiyorum, duymadım...
Bazı testlerle ve anketlerle de sâbit olan bu fecî realite, bu kimselerin—Bediüzzaman’ın tâbiriyle—“adüvv-ü dinden daha muzır”, yani “din düşmanından daha zararlı” olduğunda şüphe yoktur.
Demirel göçüp gittiğine göre, bakalım muhakemeden yoksun bu din bezirgânları bundan sonra ne yapacak ve kime saldıracak...
Zira, bunların öz sermayesi çok kıt ve zayıf olduğundan, genellikle “başkasına düşmanlık”tan beslenirler. Yani, tabiatları itibariyle aksiyoner ve muharrik-i bizzat değil, reaksiyoner ve muharrik-i bilvâsıtadırlar.