Barışma niyeti, kendi haklılığından bir tutam kesip feda etme
cesaretiyle başlar. Kendi haklılığından feragat etmek,
karşındakiyle helalleşmeye dönene dek sabretmeyi bilmek de
gerekir.
Bunlar elbet yetmez. Bir de esas olarak nedamet getirmek,
özeleştiri yapmak... Karşındaki ne yaparsa yapsın, kendi kapının
önünü temizlemek... Böyle yükümlülükleri de var barışın. Çünkü
barış istiyorsan, bunu kanıtlaman gerek. Kendi küçük dünyandan
başlayarak... Ve tabii bedel ödemeyi de göze almak gerek.
Özeleştiri bugüne dek devletten bir nebze gelmiş olsa da, terör
örgütünden gelmedi. Özeleştiriye iştirak edecek olan nedamet ise
ferdi bazda elbet yaşanıyordur fakat etkin bir kamusallığa
ulaşmadığı sürece savaşan tarafları durdurmaya yaramıyor.
Barış bildirisi imzalayıp gece gündüz mayınları, canlı bombaları,
uzun menzilli silahları kullanmayı mubah görmek barışmaya giden bir
adım olamıyor, olamaz da. Zaten tarafların bir vakitler söz
birliğine vardığı silah bırakma şartının hiçbir şekilde yerine
getirilmeyeceğini daha yeni Kandil'den işittik.