Kasım el Mansur hazretlerinin bir sözünü aktararak başlayalım:
“Hak Teala'nın kulundan yüz çevirmesinin alameti odur ki, o kulunu
kendisine faydalı olmayan işlerle meşgul eder.” Ne kadar tanıdık
geliyor değil mi... Haz ve hız dünyası insana kalbindeki nuru
unutturuyor. Bir hatırlatabilse, hızla aşk ve irfan denizine
atılabilme fırsatı da verecek.
Peki kendisine faydalı olmayan ilmi nedir kişinin? En kestirmeden
şöyle denilebilir: Kendisini bilmesine engel olacak her şey.
Kendisini bilmeyen de Rabbini bilemez, bulamaz elbette. İşte tam da
bize kendimizi bilme konusunda, yani kalp ilminde rehberlik edecek
olanı, öncelikle gündelik hayatın akışında bulmak zorundayız.
Sözgelimi bir medeniyetin temelini yansıtan kültür ve sanat
etkinliklerinin niteliğinde.
Hayat kabına sığmıyor. Bir yanda kapitalizmin getirdiği imkanlar,
tüketim çılgınlığı, tembellik, umursamazlık, belirsizlik. Bir
yandan katliam ve savaşlar, iç çekişler, mülteciler, oluk oluk akan
kan... Bunların içinden geçerken insanlığın evrensel dilinde ifade
etmeye, kayda geçirmeye, şahitlik etmeye ihtiyaç duyanların sayısı
da artıyor ister istemez. Çünkü gündelik hayatın dirilen ruhu, bu
kuşatıcılıkla besleniyor. Bize bir şey diyor.