Soğuk kış geceleri, yüreğimiz nasıl da yangın yeri. Ateşin
içinde soluk almaya çalışıyoruz. Ölüyor, durmadan ölüyoruz. Gündüz
düşleri, bir mumu söndürür gibi karanlığın içinde terk ediyor
bizi.
Birer alev topuyuz devirirken saatleri.
Bitmiyor fitne, dinmiyor fesat. Bizi bizden ayıran her eylem
çamurun içindeki nuru unutturuyor. Biz halbuki elmas gibi
parlatmaya geldik umudumuzu. Birlikte her ezberlenmiş katliam
senaryosunu açığa çıkarmaya niyet ettik.
Yüz yıldır bizi kandıran, birbirimize düşüren nifak tohumlarını
yuttuk da geldik. Yeni bir devran bu. Tuzağa düşmüyor,
kanmıyoruz.
Kan çanağında boğulmamız için tazyikli çatışma kurguları
pompalanıyor durmadan. Hayır! Hiçbir şey eskisi gibi değil.
Dakikalarla saniyelerle değiştik, değişmeye devam ediyoruz.
***
Yüz yıl evvel Çanakkale'de yedi düvelden binlerce genç savaştı,
göçtü gitti. Bunca şehit kanı üzerinden geçilemedi Çanakkale. Fakat
birkaç yıla kalmadan memleket işgal edildi, Boğazlar'dan başlayarak
içeri girdi düşman askeri.
Şimdi, 15 Temmuz'dan sonra şunu yakinen anladık. Çanakkale
geçilemediği içindir ki sonradan elini kolunu sallayarak işgale
gelen devletlere karşı Kurtuluş mücadelemizi cesaretle
verebildik.
O birliği, o dirlik ruhunu Çanakkale'de yaşatabildiğimiz içindir ki
sonradan pes etmedik, ehlileşmedik ve vatanımızı savunmaya
kaldığımız yerden devam edebildik.
Bir başka deyişle, birinci dünya savaşında yenilmiş de olsak,
Osmanlı devleti yıkılıp işgal edilmiş de olsa Çanakkale ruhu diri
kaldı, ta ki Kurtuluş savaşını verebilelim.
Bu sefer de olan bu işte. Evet yılbaşı gecesi onlarca masum kişi
katledildi, evet durmadan bir yerde bombalar patlıyor, canlı
bombaların pimi çekiliyor, evet terör ve işgal hareketi her koldan
bizi kuşatmış halde, kana doymuyor. Ama buna rağmen 15 Temmuz'la
açığa çıkan diriliş ruhumuz tüm hızıyla bizi kuşatmaya devam
ediyor.
***