Manisa Yunusemre Belediyesi'nin bu yıl ikincisi düzenlenen ve
yaklaşık bir haftaya yayılan Uluslararası Yunus Emre Günleri
kapsamında, Manisa'dayız. Başkan Mehmet Çerçi beyin öncülüğünde
Romanya'dan, Bulgaristan, Kosova, Macaristan, Makedonya ve
Azerbaycan gibi ülkelerden katılımcılarla hafta boyunca etkinlikler
sürdü. Buradaki yabancı öğrenciler şehrin meydanında ülkelerini
tanıtıp aşure dağıtmışlar. Halk müziği ve tasavvuf musıkısi
dinletilerinin yanı sıra semah gösterisi de yapılmış. Yunus Emre
ilahileri beste yarışmasında ise 70'e yakın eserden finale kalanlar
icra edildi.
Bizim üzerimize düşen de sempozyumun açılış konuşmasında bir tür
'gönül açılışı' yapmak oldu. Medeniyetimizin tüm insanlığa hitap
eden evrensel değerlerinin bugünün diliyle yeniden ihyasından
bahsediyoruz uzun zamandır. Bunun için burada bugün, başka zaman
başka yerlerde olduğu gibi Yunus diyoruz.
Yunus, bütün diyeceklerimizin mecazı oldu epeydir. Peki Yunus'tan
alıntı yapmakla değerlerimizi ihya etmiş oluyor muyuz, alıntıdan
yaşantıya nasıl geçeceğiz? “Yunus bir söz söylemiş, hiçbir söze
benzemez” diyor Yunus, “çıktım erik dalına, anda yedim üzümü” diye
başlayan meşhur şathiyesinin son beytinde. Buradan yapmaya çalıştık
açılışımızı.
***
Yunus bir ikon, kendi adına söz söyleyen bir düşünür ya da tırnak
içinde bağımsız bir şair değildir. O ve onun gibi hak dostları
birer şahsiyetten öte, manadır. Bir ben vardır Yunus'da, benden
içeri. Onun da içinde bir ben vardır... İç içe geçmiş kaplar
gibidir onların temsil ettiği mana.