15 Temmuz'dan sonra meydanları 'milli irade kampı'na dönüştüren
demokrasi nöbetçilerinin en isabetli sloganlarından biri buydu
bence: “Ev kiralık ama memleket bizim.” Birileri bu memlekete hile,
işgal ve zalimlikle sahip çıkmaya kalktığında buna canı pahasına
izin vermeyenler şunu kanıtladı: Vatanın sahibi gönüllerde
sultandır.
Memleket tahakkümle sahip çıkılacak bir arazi parçası değil ancak
gönülle ait olunacak bir emanettir. Emlak ofisi açmakla, kendi
mensuplarına daire, ev, yurt kiralamakla, tehdit ve şantaja dayalı
ticaret yaptırmakla vatanı zapt etmiş olmuyorsun. İşgal, sömürü,
iftira ve saldırganlıkla ele geçirilecek toprak parçasına vatan
denmiyor çünkü.
Vatan hırs ve hınç ile cemaatine ayırmaya kalktığın yer değil, aşk
ile insanlığa talip olduğun yerdir. Mülkü kendine ayırdığın değil,
kendindekini iradenle verdiğin yerdir. Geçen yazımda bahsetmiştim.
İradenin faili mürid. İrade edene deniyor mürid. İşte 15 Temmuz
gecesi mürşidi de kendi oldu halkın. İrşad eden de kendi oldu
yani.
Mürşid reşid olmayı da içeriyor, kendi kendine yeterli olma, kayyum
olma anlamında. Erdoğan'ın “dışarı çıkın” komutunun her yürekte
kendi sesiyle birleşmesi buna bir örnektir. Mürid ile mürşidin tam
bir tevhid tecellisi olarak yek vücud olduğunu gördük.