Leyla İpekçi Yeni Şafak Gazetesi

Bütün nurların nuru

Son on gece. Ay rükuda. Eğilmiş iyice. Her şey eğiliyor. Sen de eğiliyorsun. Her varlıkla varsın. Ne yana kim eğilse, ol yana eğilen hakikatini arıyorsun. Onu kendi gecemizin karanlıklarından çekip...

11 Temmuz 2015 | 66 okunma

Son on gece. Ay rükuda. Eğilmiş iyice. Her şey eğiliyor. Sen de eğiliyorsun. Her varlıkla varsın. Ne yana kim eğilse, ol yana eğilen hakikatini arıyorsun.

Onu kendi gecemizin karanlıklarından çekip aldığımızda, ikinci doğum olacak. Ölmeden önce ölenlerin müjdesi. Ahir evvelden hayırlı olacak. Zaten öyle. İdrak edeceğiz yalnızca.

Kendini, aslı olan yokluğa katanlar, kendi değerlerini (yani yokluklarını), neye muhtaç olduklarını ve asıl varlığın kadrini bilecek. Bu idrak anı, sessizliğin, karanlığın içinde, kendi gecesinde herkesin.

Geceni arıyorsun. Her şeydeki hikmetin ayrıştırıldığı, takdir olunduğu, en şerefli hüküm olduğu o geceyi. Kainatın göz bebeği olan hakiki mürşidinin O'nun isimlerden bir isim olduğunu okuduğunda... Sevenin ismi, sevilene yazıldığında... Seher vakti girecek. Tan ağırmaya başladığında... Bakacaksın ki, bütün kainat gönül olmuş.

İşte ol gönülde doğmanın hükmüne boyun eğiyoruz şimdi ayakta. Eğiliyoruz, eğiliyoruz... Son on gecelerde, ruküdayız hep.
Nefsinin bürünmüş olduğu karanlıklardan kendi nurunla aydınlanman için cehalet ve zulmetin örtüsünü kaldırdığında, kadrini göreceksin. Doğmayan, batmayan güneş olacaksın. 

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bu mecradaki son yazı 22 Haziran 2019 | 301 Okunma İstanbul’dan Elmalı’ya beldeleri merkez yapan nefes! 18 Haziran 2019 | 138 Okunma Öğrenmenin önündeki en büyük engel: Benlik kibri 15 Haziran 2019 | 258 Okunma Siyaset meydanı da ‘akleden kalb’e dahil 11 Haziran 2019 | 62 Okunma Birlikte geçilen kapılar, tek başına girilemeyen odalar 08 Haziran 2019 | 150 Okunma