Doksan yıldır sözde kapalı olan tekke ve zaviyelerin açılmasına
dair hükümet yeşil ışık yaktı. Yüzyıllar boyu İslam medeniyetinin
tevhid sanatı ve kültürel çoğulculuğu içinde olgunlaşıp kemale
ermesine en büyük katkıyı sunan tekkelerdi.
Elbet dejenere olanları, sahte şeyh çıkaranları da vardı. Her zaman
da oldu. Tekkelerin yeniden ihya edildiği dönemde de olacaktır.
Bizlere düşen sahih niyet ve samimiyet içinde gerçek hak erenlerı
bulmak. Onlar her daim mevcut kuşkusuz. Tekke kapalıysa sokak açık,
evlerin kapısı açık, talip olan gönüller açık vs.
Peki bugün tekke ve zaviyelerin açılması üzerine yürütülen canlı
tartışmaların manevi iklimimize yansıması deyince ne görüyoruz?
Sadece cem evlerinin statüsü veya Diyanetin işlevselliğini
sorgulamaktan yani siyasi ve sosyolojik perspektiften başka,
maneviyatımızla ilgili elimizde ne var?
Şebi Arus vesilesiyle mevzuyu insana getirelim acizane, nefsimizi
biraz muhasebeye çekelim.
Tekke ve zaviyeler yasak olmasına rağmen kültür ve geleneğimizin
folklorik unsur kıvamında küresel hayatta tanıtılması bağlamında
Şebi Arus törenleri ve sema (ki gösteri olarak!) hep devam
edegelmişti.
Daha birkaç yıl öncesine kadar uygun mekan olmadığı için
katılımcılara dar gelen spor salonlarında devlet erkânının
katılımıyla gerçekleştirilirdi törenler. Semazenler basket
potalarının altında dönerdi. Ve alkışlar!
Dinin toplumsal hayatta yaşanmasını devlet eliyle idare etmek
elbette sanatı kültürü estetiği yaşatmaya ve yetkinleştirmeye de
yeterli olmuyor, olmadı. Şeklini korumaya çalışırken ruhunu
kuşanamadığımız ve üzerinden sadece kimlik devşirip ideoloji
ürettiğimiz eklektik bir maneviyat kaldı sonraki kuşaklara. Resmi
maneviyat ile ancak bu kadardı!
***
Zaman döndü dolaştı... Bu yıl Mevlana'nın vuslatının 742.
yıldönümündeyiz. Konya'daki törende Hazreti rahmetle yad ettiğini
ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı konuşma ile bir bakıma
bizim hikayemizi de yazmaya devam etti, ediyor. Bugün, İslam
aleminin başına musallat olmuş örgütlerin sevgi medeniyetimizin
düşmanları olduğunu ifade ederken şu tespitlerde bulunuyor: