Leyla İpekçi Yeni Şafak Gazetesi

“Belçika’dan da bir Yunus çıkar!”

Geçtiğimiz hafta Brüksel'deydik. İki yılda bir düzenlenen uluslararası sanat festivali Europalia'nın bu yılki konuğu Türkiye. Birkaç aya yayılan etkinliklerinden birini gerçekleştirmek üzere geldiğimiz...

15 Aralık 2015 | 104 okunma

Geçtiğimiz hafta Brüksel'deydik. İki yılda bir düzenlenen uluslararası sanat festivali Europalia'nın bu yılki konuğu Türkiye. Birkaç aya yayılan etkinliklerinden birini gerçekleştirmek üzere geldiğimiz Avrupa'nın başkentinde bu sefer bildiğim, tanığım, aşina olduğum ruha dair pek bir şey bulamadım.

Her ne kadar kendimizi anlatmak, değerlerimizden bahsetmek gibi bir misyonla, Yunus Emre Enstitüsü'nün katkılarıyla buraya gelmiş olsak da, dünyanın bugününde Avrupalılığın geldiği aşamaya odaklanmak daha ağır bastı.

Avrupa'daki Işid saldırılarının gölgesinde giderek alarm seslerinin, güvenlikçilerin arttığı bir ortamda, orada yaşayan Türkiyelilerden de benzer şeyler duydum. “Yıllardır Türkiye'de bombalara, güvenlik önlemlerine alışmışız ama ne yalan söyleyeyim, ilk kez buradayken korktum” diyordu bir hanım.

Mustafa Tatcı hocamla birlikte Yunus Emre'den bahsetmeye gelmiştik. Önümdeki metinde alıntı yaptığım bir dizeye takıldı gözüm: “Bir kez yüzün gören senin ömrünce hîç unutmaya / Tesbîhi sensin dilinde ayruk nesne eyitmeye!” Neresinden derinleşebilirdik acaba? Ötekiliği tamamen eriten bir 'benliksiz ben' pratiğinden bahseden, aşk ve irfan ile tevhidi ispat ettikçe Türkçe'ye miraç ettiren Yunus'un dizeleriyle nasıl canlanacaktık, gece gündüz öteki'nin düşman diye kodlandığı bir iklimde?

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bu mecradaki son yazı 22 Haziran 2019 | 301 Okunma İstanbul’dan Elmalı’ya beldeleri merkez yapan nefes! 18 Haziran 2019 | 138 Okunma Öğrenmenin önündeki en büyük engel: Benlik kibri 15 Haziran 2019 | 258 Okunma Siyaset meydanı da ‘akleden kalb’e dahil 11 Haziran 2019 | 62 Okunma Birlikte geçilen kapılar, tek başına girilemeyen odalar 08 Haziran 2019 | 151 Okunma