Değerli okuyucularım, kıskançlık aşırı sahiplenme ve aşırı aidiyet duygusudur. “Seven insan kıskanır” lafı toplumda çok sık söylenen bir cümledir. Her insanın sevdiği, değer verdiği eşini kıskanması paylaşmak istememesi doğaldır. Ancak eşinizi kıskandığınızda rahatsız oluyorsa sağlıksız bir kıskançlığa girdiniz demektir. Bu tür kıskançlık; sürekli izleme, sorgulama, kontrol etme, tuzaklar kurma, kısıtlama, misilleme, cezalandırma ve rakibi cezalandırma gibi eylemler barındırır. Bu rahatsızlık, “Obsesif kompulsif bozuklukla” benzeşir. Kıskanan kişi, aldatılma konusunda takıntılı düşünceler geliştirir, tuzaklar kurar. Örneğin bir danışanım, Facebook’tan sahte hesap açıp, eşine arkadaşlık daveti göndermişti. Eşinin kendine olan bağlılığını ölçmek istiyordu.
Kıskançlık, içerisinde özgüven
eksikliği ve yetersizlik duygularını barındırır. Kişinin
özgüveninde düşme olduğu zaman, kişi kendini yetersiz, değersiz
hissetmeye başlar. Sahip olduğu sevgiyi hak etmediğini ve
kaybedeceğini düşünür. Bu endişe de kıskançlık duygusuna ve onunla
baş etmek için yapılan sağlıksız davranışlara sebep olur. Aşırı
kıskanç kişi, eşini devamlı kontrol eder, takip eder, onun
yaşantısını sınırlar ve üzerinde bir baskı oluşturarak onu
kaybetmeyeceğini düşünür. Oysa sadakat, tehditle değil sevgiyle
sağlanır. Kıskançlık sonucu yapılan hareketler (takip etme, baskı
altında tutma, öfke, şüphecilik) karşı tarafı daha da
uzaklaştırır.
Sadakat
kıskançlığı etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Eşlerin
birbirlerini cinsel veya duygusal anlamda aldatması çoğu ilişkiyi
derinden etkiler. Her iki cinste de kıskançlık görülse de, kadınlar
ve erkeklerin kıskançlık bakımından farklılıklar gösterdiği
bilinmektedir. Yapılan araştırmalar kadınların duygusal bir aldatma
karşısında daha çok etkilenirken, erkeklerin cinsel bir aldatmada
daha fazla kıskançlık yaşadığını göstermektedir.
“Psikanalize” göre kıskançlık hep var olan evrensel bir duygudur. Bilinçdışı süreçlerle gerçekleştirdiğimiz, sevilen kişiyi ve ilişkiyi tehdit eden dış etkenleri yok etme çabasıdır. Ancak patolojik boyutta bir kıskançlık, düşük özsaygının, duygusal bağımlılığın, kendine güvensizliğin oluşturduğu bir rahatsızlıktır.
Kıskançlık duygusunun nedenleri arasında, özgüven eksikliği, karşı tarafa güvenmeme ve sevdiği kişiyi kaybetme korkusu yer alabilir. Kıskanan kişi, geçmişte güvenini sarsıcı olaylar yaşamış olabiliyor. Erken bebeklik ve çocukluk döneminde yaşanan olumsuz bağlanma süreçleri ve tetikleyici olaylar, kişinin ruhsal gelişimini olumsuz yönde etkileyebiliyor. Özellikle, çocukların erken yaşlarda ailelerinde tanık oldukları aldatılma gibi güven sarsıcı bir durumun yaşanması ve bu süreçlerin çocuklara yansıtılması, ruhsal gelişimlerinin bozulmasına ve aşırı kıskanç bireyler olmalarına neden olabiliyor. Ergenlik dönemine kadar böyle sorunlarla karşılaşan kişiler, ilerleyen yaşlarda kendi romantik ilişkilerinde güvensiz hale gelebiliyor. Bu durumdaki kişi, önlenemez bir halde herhangi bir belirti olmaksızın takıntılı olarak kıskançlık hissediyor ve sevgiden mahrum kalma korkusu, sevildiğini görmesine engel oluyor. Kişi kıskançlık duygusunun, onu bu olumsuz sonuçlardan koruyabileceğini sanabiliyor. Çoğu zaman kıskançlık duygusuna, öfke, değersizlik, mutsuzluk, yalnızlık ve çaresizlik duyguları da eşlik edebiliyor.
Kıskançlık tedavisinde amaç, kişinin kıskançlık duygularının altında yatan duygu ve düşüncelere ulaşmaktır. Kişiden kıskançlık hissettiği anlardaki düşüncelerini incelemesi ve kıskançlıktan önce gelen duyguları fark etmesi istenir. Bu duygu ve düşüncelerin farkına varmak, onları ayrı ayrı ele almaya ve rasyonel (mantıklı) olup olmadıklarına daha tarafsız bakmaya olanak tanıyacaktır. Kişiye sevilemeye değer bir insan olduğu vurgulanmalı, kendi değersizlik hislerinin altında yatan nedenler araştırılmalıdır. Bu noktada önemli olan, hem kişinin geçmişten getirdiği olumsuz algı ve ihtiyaçları belirlemek, hem de bu olumsuz duygularla baş etmesi için daha sağlıklı yollar bulmasına yardım etmektir.
Sağlıklı, özgüvenli günler duasıyla Allah’a emanet olunuz.