Uluslararası ekonomi çevrelerinin birkaç aydır merakla
bekledikleri Volkswagen Aktiengesellschaft'ın Türkiye mi,
Bulgaristan mı, hangi ülkeye yatırım yapacağına dair nihai kararı,
Türkiye ve Manisa olarak netleşti. Volkswagen'ın
1.4 milyar dolarlık yatırımı için
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi uzun zamandır yoğun bir çalışma
yürütmekteydi. Yatırım Ofisi'nin başarısı bir yana, 7000
yıldır ticaret ve üretimin merkezi olan bir coğrafyada,
Türkiye'nin dünyanın önde gelen otomotiv üretim merkezlerinden
birisi olduğunun fazlasıyla farkında olan Volkswagen isabetli bir
karar da aldığının farkında. Yılda 300 bin
adet üretimi hedefleyen Manisa'daki yatırım
5 bin kişiye de istihdam
sağlayacak.
İlk etapta Skoda ve Seat'ın SUV modellerinin üretilmesinin
planlandığı belirtiliyor.
Türkiye 1950'li yıllardan bu yana, batılı ülkelerin önde gelen
uluslararası şirketlerinin önemli bir üretim ve lojistik merkezi
olarak tercih ettiği bir ülke. 2013'den bu yana Türkiye'nin küresel
algısı saldırı altında olsa da, Türkiye'nin nitelikli beyaz ve mavi
yaka işgücü becerisi, önemli bir ticaret kavşak
noktası olma özelliği, Türkiye'nin nüfus ve satın
alma gücünün önümüzdeki 50 yıl ortaya koyduğu
cazibe, iyi analiz edildiğinde, pek çok uluslararası marka ve
şirket için Türkiye'nin üretim ve yatırım üssü cazibesini öne
çıkarıyor. Bu dönemde, Türkiye'nin dünyanın en önemli üretim
merkezlerinden birisi olduğunu gölgelemeye çalışan 'algı
operasyonları'nı anlamsızlaştıran bir adım oldu, Volkswagen'in
yatırım kararı.
Gelelim, eylül ayı enflasyon verilerine. Aylardır, bu köşede,
yıllıklandırılmış enflasyon verilerinin Ekonomi Yönetimi'nin aldığı
tedbirlerle, en geç 2019 sonbaharında önemli bir normalleşme
bandına gireceğine dair sayısız değerlendirmeyi paylaştık.
Tüketici, talep enflasyonunun göstergesi olan yıllıklandırılmış
TÜFE artış oranının yüzde
9,62'ye gerilemesi önemli bir gelişme.
Ama, yıllardır maliyet enflasyonunun çok çok önemli olduğunu
ısrarla vurgulayan bir akademisyen olarak, 2018 yılı eylül ve ekim
aylarında yüzde 45-46 bandını
görerek, çok yüksek bir seviyeyi test etmiş olan yıllıklandırılmış
ÜFE artış oranının yüzde
2,45'e kadar gerilemiş olması çok önemli
bir gelişme.
Gelinen noktada, Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak,
sürdürülebilir enflasyon seviyesi olan
yüzde 5 ve altı yakalanana kadar, yüksek
bir kararlılıkla enflasyonla mücadelenin devam edeceğine
işaret etmesi not alınmalı. Enflasyon elbette halkın satın alma
gücünü eritir ve hayat pahalılığı algısını besler. Ancak,
enflasyonun normalleşmesi ve hızla gerilemesi de, istikrarlı döviz
kurlarının sağladığı pozitif algıyla birlikte,
piyasa psikolojisini olumlu yönde
etkiler. Bu pozitif algıyı besleyecek bir tablodan, piyasaların
canlanması adına azami yararlanalım. Tablo bu iken, her olumlu
gelişmeden ille de farklı anlamlar çıkarmaya çalışarak, kendi
topuğumuza kurşun sıkmayalım.