Başkan Trump'ın, ABD başkanlık seçimleri öncesi, Rusya'yla bazı
konuları müzakere edip etmediği, Rusya'nın başkanlık seçimine siber
metotlarla müdahale edip etmediğinin araştırıldığı, Trump'ın
skandallarının ortalığa döküldüğü bir ortamda, Başkan Trump'ın,
1947'den bu yana ABD ile Rusya arasında ilişkilerin en kötü noktaya
geldiğini ifade etmesi inandırıcı mı; yoksa Trump'ın kendine
yönelik daralan kıskaçtan kurtulmak adına gündem değiştirme
manevrası mı, kestirmek zor. Bununla birlikte, şu aşamada, ABD
Savunma Bakanlığı'nın, Pentagon'un Başkan Trump'ın açıklamalarını
daha mantıklı bir zeminde yönetmeye çalıştığı, Rusya Devlet Başkanı
Putin ve Rus kurumların açıklamalarının ise 'itidal' çağrısına
ağırlık verdiği söylenebilir. Bu noktada, geçen hafta Ankara'da
şekillenen Türkiye- Rusya- İran üçlü inisiyatifinin ulusal para
birimlerine yönelik manipülatif atak da gözden kaçmıyor.
Rus Rublesi'nin dolar karşısında 57 rubleden 65 rubleye değer
kaybettiği, İran'ın Riyal'deki değer kaybını durdurmak adına dolar
kurunu 42 bin riyal'e sabitlediği bir ortamda, Londra üzerinden,
bankalar arası piyasada 4.19 TL'ye dolar-TL kotasyonları girildiği
görüldü. Zaten, 3.78 TL'den 4.04'e kadar tırmandırılan dolar-TL
kurundaki hareket yeterince tartışmalı iken, sadece 3 saat içinde
dolar-TL kurunu 4.04 TL'den 4.14 TL'nin üstüne taşıyan manipülatif
kur kotasyonları TCMB tarafından detaylı araştırılmakta. Türkiye,
Rusya ve İran'ın ekonomik verileri ve dinamiklerinde anlamlı bir
farklılık yok iken, bu kadar kısa süre içinde bu ölçüde bir döviz
kuru değişikliği, 'Üçlü İnisiyatif'i köşeye sıkıştıracaklarını uman
'asimetrik düzen'in ekonomik operasyonu olarak tanımlanıyor. Her üç
ülkede de, finans piyasası profesyonellerinin yapmamaları gereken
hata ise, mantıksız ve hayli yüksek kur (currency rate)
kotasyonlarından işlem yapmak.
Londra'dan gelen '4.25 TL'den dolar kurunu alırım' kotasyon emrinin
(order) büyüsüne kapılıp işlem yapmak, dolar-TL kurunu manipülatif
olarak o seviyelere yükseltmek isteyen 'operasyon güçleri'nin işini
kolaylaştırmaktır. Elbette, küresel belirsizlik sürecini, Türkiye,
Rusya gibi gelişmekte olan ülkelerden daha yüksek borçlanma faizi
koparmak için manipüle etmek isteyen diğer piyasa simsarlarını da
unutmayalım. Bu noktada, dolar-TL kurundaki yükselişe TCMB'nin
(TRCB) 3-4 puan faiz artırarak müdahale etmesi ise, bataklıktaki
sivrisinekleri atom bombasıyla öldürmeye kalkmak gibi, aşırı doz
bir müdahale anlamına gelir. Umarım, bu hataya düşen merkez bankası
olmaz.