Bu satırları, Türkiye'nin batısında sandıkların kapanmasına 3
saat kala kaleme alıyorum. Türk halkı, seçmen 'tarihi'
bir referandum için oyunu kullandı, kullanıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da ifade ettiği gibi, bu referandum
'sıradan' bir referandum değil. Türkiye'nin
birbirinden önemli ekonomik ve
demokratik reformlara imza atarak, bölgesinin en
önemli 'oyun kurucu' ülkelerinden biri olmayı
başardığı ve bilhassa, bubaşarının bir sonucu
olarak, tarihinde görmediği tehdit ve
saldırıları, Türk halkının 'destansı' iradesi ile
savuşturduğu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderlik
becerisi ile yönetebildiği bir 15 yıl oldu. Türk
halkının tercihinin 'evet'
yönünde şekillenmesi, Türk halkının irade koyduğu bu
tarihsel dönüşümün birlik-beraberlik içinde
tamamlanmasıadına kritik önemde bir adım anlamına
geliyor.
Soğuk Savaş bittiğinden bu yana, dünya ekonomi- politiğinde bir
arayış söz konusu. ABD'nin baskın pozisyonunda şekillenen 'tek
kutuplu' dünya, aynı 15 yıl içsinde, ABD,Rusya, Çin ve
Hindistan gibi devlerin dünya ekonomi- politiğindeki
ağırlığına bağlı olarak,'çok kutuplu' bir
yapıya dönüşüyor. Bu dönüşüm, ülkeler arasında 'ikili'
ilişkilerin önemini bir kat daha öne çıkarırken, bölgesel ve
küresel tehditlerin boyutlarını da, etkilerini de
derinleştirmekte. 'Atlantik' ile 'Asya-Pasifik'
arasındaki bu tarihi kapışma, küresel ekonomi-politiğin
sıklet merkezinin dünyanın doğusuna kaydığı bir
konjonktürde, Türkiye'nin Avrasya'daki
konumunu birkaç adım daha öne çıkarıyor. Türk
halkınınreferandumdaki tercihi 'evet' yönünde
şekillenmiş ise, bunun öncelikli sonucu Türkiye'nin
'küresel hareket'inin de başlaması.