2100 yılında 11.3 milyara ulaşması gereken dünya nüfusu için,
küresel ölçekte beslenme, barınma ve enerjiye yönelik ihtiyaçların
nasıl karşılanacağına dair geniş çaplı planlamaların
değerlendirildiği bir dönemin içinden geçiyoruz. 2060'ta nüfusu 5.3
milyara çıkacak Asya, nüfus toplamları 3.5 milyara ulaşacak
Hindistan ve Çin, küresel sistemden en yüksek oranda gıda ve enerji
talep edecek ülkeler olacak. 4. Berlin Enerji Dönüşüm Diyalogu
Konferansı'nda Türkiye'yi temsil eden Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanımız Albayrak da, dünya ekonomisinde üretim merkezi
konumundaki bu ülkelerin ve Asya'nın yakın geleceğin aynı zamanda
öncelikli tüketim merkezleri olacağını da hatırlatmakta. Küresel
ekonomi-politiğin yeni yükselen değeri olan E7'nin (Çin, Hindistan,
Brezilya, Rusya, Güney Kore, Meksika ve Türkiye) dünya üretimindeki
ağırlığının, 2016 itibariyle yüzde 37 ile bir zamanların G7'sinin
(ABD, Japonya, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya ve Kanada) yüzde
31'lik payına 6 puanlık bir fark attığını unutmayalım.
Bu da, 2060'ta G7'nin dünya üretimindeki ağırlığı yüzde 22'ye
gerilerken, ağırlığı yüzde 48'e çıkacak olan E7'nin enerjiye
duyacağı ihtiyacı karşılayacak stratejileri ve yatırımları bugünden
planlamaları ve düğmeye basmaları gerektiğine işaret ediyor. Bakan
Albayrak'ın liderliğinde, Enerji Bakanlığı'nın üç sacayağına dayalı
'enerjide dönüşüm stratejisi', 'milli-yerli' kaynaklara dayalı
enerji hamlesiyle, Türkiye'nin enerji kabiliyetlerini aynı zamanda
'diplomatik' bir güce dönüştürmeyi de hedeflemekte. Çünkü
Türkiye'nin ardı ardına gerçekleştirdiği enerji alanındaki
'milli-yerli' yatırım hamleleri, mega projeler, oyun kurucu bir
ülke olarak, Türkiye'nin Afro-Asya hinterlandındaki özgül
ağırlığını, diplomasi atağını besleyecek adımlar.
Türkiye'nin yenilenebilir enerji teknolojilerini üreten, geliştiren
ve 'milli teknolojileri'ni Afrika'nın kalkınmasında seferber eden
bir ülke olması, Avrasya'nın sürdürülebilir ve kucaklayıcı
kalkınmasına yaptığı ve yapacağı katkılarla, 'diplomatik' gücünü de
artıracak bir perspektif. Bakan Albayrak, enerji arz güvenliği,
yerleştirme ve enerji verimliliği sacayakları üzerinden yürütülen
'enerji dönüşüm stratejisi'nde, yenilenebilir enerjide 'öncü ülke'
olmayı önemli hedeflerden biri olarak tanımlamakta. Nükleer
enerjiyle de perçinlenmiş 'milli arz imkânı'yla, AB'nin ve OECD'nin
enerji ihtiyaçlarını da karşılayan Türkiye, enerjiyi cari açığı
büyüten değil, cari fazlalığa taşıyan bir stratejik sektöre
dönüştürecek.