Küresel ekonomi-politik sistemin 'yeniden yapılanma' sancıları
içerisinde olduğu, 'Küresel Güney' ile 'Küresel Kuzey' arasında
'daha dengeli ve daha adil' bir
uluslararası ilişkiler sisteminin gözden geçirildiği, hararetle
tartışıldığı bir dönemde, bu yıl '100.
Yılı'nı idrak etmekte olan Türkiye Cumhuriyeti'nin
uluslararası ekonomipolitik düzende ağırlığını daha da
derinleştirdiği bir süreçte, Türk Dünyası ve İslam Dünyası'nın
'özgül ağırlığı'nın neden daha da artacağını
detaylı irdelememiz gerekmekte. Birinci kritik
nokta, Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın güçlü ve vizyoner
liderlik vasıflarıyla, 2000'li yılların
İslam Dünyası'nda birlik ve beraberlik anlayışının derinleştiği;
bilhassa Türk Dünyası açısından ise bir 'uyanış',
'silkiniş', 'güçleniş', 'kenetleniş', bir 'özgüven
tazelemesi' dönemi olarak 'Türk
Devletleri Teşkilatı' ile ekonomi,
ticaret ve siyaset alanında vücut bulan bir 'kader
birliği'ne dönüşmesidir.
İkinci...