Türkiye'nin küresel ölçekteki siyasi fay hatları ve basınç
alanlarından kaynaklanan uluslararası diplomasi gündemi ve küresel
ekonomik fay hatlarının uluslararası, bölgesel ve yerel etkilerine
dayalı bir ekonomi gündemi söz konusu. Bu gündem maddelerine
yönelik olarak, devletin, kamunun tüm birimleri durmaksızın
çalışıyor; senaryolara göre alınacak pozisyonlar değerlendiriliyor,
yol haritaları oluşturuluyor.
Bununla birlikte, dünyanın gündemi sadece bu konu başlıkları ile
sınırlı değil. Türkiye küresel iklim değişikliği ve sebep olduğu
kritik etkilere yönelik olarak da tedbir almak zorunda. Küresel
iklim değişikliği, dünya genelinde yağmur, su kuşakları ile
kuraklık kuşaklarının coğrafi konumunu, kapsadığı alan ve şiddetini
etkileyebilecek düzeyde. Bu nedenle, küresel ölçekte, dünyanın
temiz su imkânları, rezervleri, önümüzdeki dönemde ülkeler arasında
yeni diplomatik krizlerin, arzu etmeyiz elbette, sıcak çatışma
riskinin dahi gerekçesini oluşturabilir.
Bu nedenle, Türkiye'nin 2023, 2030, 2053 ve 2071 hedeflerinde, su
rezervlerimizin korunması ve geliştirilmesi, Türkiye'nin tarıma
elverişli topraklarının korunması, geliştirilmesi, gerekirse
artırılması ve yüksek teknoloji içeren sulama teknikleriyle
desteklenmesi, Türkiye'nin su potansiyelinin korunması ve
artırılmasına yönelik önemli tedbirlerin ve mega projelerin
belirlenmesi gerekiyor. Son 14 yılda, AK Parti döneminde, Orman ve
Su İşleri Bakanlığı, 6493 tesis ve 431 baraj ile kırılması güç bir
rekora imza atmış durumda. Prof. Dr. Veysel Eroğlu'nun İSKİ'den,
DSİ'ye ve ardından bakanlık koltuğuna uzanan görev dönemi, bu
açıdan hayli bereketli ve başarılı geçti. Bugünden 2023, 2030, 2053
ve 2071'e, Türkiye'yi su kaynakları açısından daha iddialı bir
proje dönemi bekliyor.
Çünkü, bir gram suyun boşa gitmemesi adına, tarımsal sulama
kullanılan tüm kanalların 'açık'tan, 'kapalı' kanala dönüştürülmesi
ve esas, Türkiye'nin havzaları arasında su transferini sağlayacak
mega projeler gündemimizde.