Dünya tarihinin en kritik eşiklerinden birisinin önündeyiz. Öyle
bir eşik ki, ABD, Çin ve Rusya'dan oluşan birincil süper güçler
ile, AB, Hindistan ve Brezilya'dan oluşan ikinci süper güçlerin
tümü yaralı. 6 süper gücün tümü farklı nedenlerle kan kaybı
yaşıyor. Yani, 16. Yüzyıl'dan beri dünyayı elinde tutan
'güç mücadelesi'nin çözüldüğü,
tersine 'güç erozyonu'nun sahne
aldığı bir anı yaşıyoruz. Küresel sistemde son döneme damgasını
vurmuş olan kırılmalar, artık yalnızca ekonomi politikası veya
jeopolitik rekabet çerçevesiyle açıklanabilecek
düzeyi aşmış durumda. Büyük güçler arasındaki rekabet, giderek
sertleşen bir üstünlük mücadelesinden çok, gücü kaybetmeme ve esas
gizlenmeye çalışılan içerideki çözülmeyi
geciktirme çabasına dönüşüyor.
Ekonomik veriler, dış politika refleksleri, teknoloji yatırımları
ve ticari bloklaşma arayışları ortak bir noktada birleşiyor: Süper
güçlerin asıl sınavı dışarıdaki rakipleriyle değil; esas
kendi iç kırılganlıklarıyla. Peki, bir süper gücü
gerçekten ne çökertebilir? Tarih...