Türkiye, Çin, Rusya, Hindistan gibi ülkelere 'Batı-Batı'
İttifakı'nın kızgınlığının, hatta nefretinin önemli gerekçelerinden
birisi, artık küresel ekonomi-politik gündemin şekillenmesinde
ağırlığımızı ciddi anlamda artırmış olmamız. 1990'lı yılların
sonlarına kadar, 'Batı-Batı' İttifakı'nın öncü ülkeleri, ABD,
İngiltere küresel sistemde konuşulacak ekonomik ve politik
başlıkları belirlerdi.
Bugün ise, Çin, Türkiye, Rusya küresel ekonomipolitik gündemin
belirlenmesinde öncülük ediyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Dünya 5'ten Büyüktür' çağrısı küresel
ölçekte ciddi bir yankı oluşturdu, destek gördü. Arakan
Müslümanlarına yönelik Myanmar'daki soykırım trajedisinde de, yine
küresel gündemi Türkiye belirledi. AB ülkelerinden küresel
sorunlara yönelik bir tek elle tutulur çözüm önerisi duyan var mı?
Dünya ekonomisinde payı hızla artan önde gelen gelişmekte olan
ülkelerin çözüm odaklı çabaları ağırlık kazandıkça, 'Batı-Batı'
İttifakı' utancını, acziyetini düşmanlık ederek kapatmaya, örtmeye
çalışıyor.
Astana'daki Devlet Varlık Fonları Uluslararası Forumu'nun 9. yıllık
toplantısında, önde gelen gelişmekte olan ülkelerin varlık
fonlarının başarıları, ülkelerine kazandırdıkları projeler, Türkiye
Varlık Fonu ile işbirliği imkânlarına gösterilen yoğun ilgi, 3
günlük toplantıda konuşulan başlıkların küresel ekonomi için
anlamı, 'Batı-Batı' İttifakı'nın küresel önceliklere yönelik ciddi
bir 'ufuk kaybı' içinde olduğunu gösteriyor. 'Güney-Güney'
İttifakı'nın en önemli çekirdeği konumundaki BRICS'in (Brezilya,
Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) 2009'da kurulduğundan bu
yana gerçekleştirdiği en kapsamlı zirvede, bir kez daha Çin Devlet
Başkanı Xi'nin 'küresel ekonomik sistem'in korunması, desteklenmesi
yönünde çağrısına şahit olduk. BRICS liderleri, bu zirvede, küresel
ekonomik eşitsizliği giderme ve mevcut eşitsizliğin kapanmasına
katkı yapma çabalarını artıracaklarını belirtmiş durumdalar.