Küresel düzen yeniden şekilleniyor; fakat artık hiçbir süper güç
tek başına masayı kuramıyor. ABD ekonomik ve siyasal kutuplaşmanın
ağırlığını taşıyor, Çin büyüme temposunu kaybederken iç talebi
canlandırmakta zorlanıyor, Rusya yaptırımlar ve savaş ekonomisinin
sınırları içinde soluklanıyor. Güç hala büyük ekonomilerde olsa da,
küresel sisteme yönelik kontrol artık çok merkezli bir
yapıya dönüşmekte. Sistem artık 'mutlak hakim
aktörler'den değil, birbirini zorunlu kılan aktörlerden
oluşuyor. Yani dünya yeni bir jeoekonomik dengeye
geçiyor; ama bu kez denge 80 yıl öncesi gibi tek bir merkezden
değil, merkezleri birbirine bağlayan yükselen
ülkeler üzerinden kuruluyor. Bu ülkelerden birisi de
Türkiye.
Türkiye, 21. Yüzyıl'ın en kritik eşiklerinden birisiyle karşı
karşıya. Yeryüzündeki konumunun değerini sadece dünya haritasından
değil, bunun da ötesinde küresel ekonomipolitikte artan diplomatik
kabiliyetlerinden, 'oyun kurucu' rolünden alan bir
ülke olarak öne çıkıyor. Bir zamanların 'seyreden' ülkesi olmaktan,
artık küresel ekonomi-politikte akışı yöneten ülke
olmaya doğru...