Yeni bir küresel düzenin hayli ağır bir küresel
ekonomi-politik belirsizlik ve atmosfer
içinde kurulma sancılarına şahit olduğumuz bir dönemde, hepimiz
'2050 Türkiyesi'ne; 2050'de dünya
ekonomisinde ilk 10 arasında yer almaya odaklanmış, 2050'de
GSYH'sını 5 trilyon doların,
ihracatını 750 milyar doların
üzerine taşımış bir ekonomi olmaya odaklanmış durumdayız. İfade
etmiş olduğum bu hedefler, bölgemizdeki birinci ve ikinci kuşak
ülkelerin küresel sistemde hamiliğini üstlenmek,
Avrasya'da topyekun bir kalkınmaya liderlik etmek, küresel tedarik
zincirinde 'güvenilir liman ülke' olarak küresel
üretim ve lojistik merkezi haline gelmek anlamlarını da taşımakta.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın güçlü, kararlı ve vizyoner
liderliğinde, kıtaları birbirine bağlayan mega
projelerle, ulaştırmada, enerjide, tedarik zincirinde
'merkez üs' konumumuzu her geçen gün perçinliyor
iske, önde gelen ekonomilerin ilgisine aralıksız mahzar olmak
şaşırtıcı olmasa gerek.
Mevcut uluslararası sisteme...