Kerem Alkin Sabah Gazetesi

Hedefimiz enflasyon ve risk primi

Faiz, iktisat teorisinde paranın fiyatıdır. Yani para da bir maldır. Doğal olarak her malın arzı ve talebi vardır ve malın piyasa fiyatı arz-talep dengesi veya dengesizliği...

19 Temmuz 2017 | 154 okunma

Faiz, iktisat teorisinde paranın fiyatıdır. Yani para da bir maldır. Doğal olarak her malın arzı ve talebi vardır ve malın piyasa fiyatı arz-talep dengesi veya dengesizliği ile şekillenir. Paranın piyasadaki miktarından, yani arzından sorumlu olan merkez bankası piyasaya çok fazla para sürerse, arzın bollaşması paranın fiyatını, yani faizi düşürür. Ancak, bu adım aynı zamanda paranın değerinin düşmesi anlamına gelir ve o para cinsinden mal ve hizmetlerin fiyatlarının yükselmesine, yani enflasyona sebep olur. Bu nedenle, 1990'lı yılların ikinci yarısından bu yana, merkez bankaları piyasaya çok fazla para sürme taraftarı değiller. Son 20 yılda, merkez bankalarının piyasadaki para miktarını çok sıkı kontrol altında tuttukları gerçeği ile hane halkının ve şirketlerin para talebinin artması, paranın fiyatını yani faiz oranlarını yükseltmekte. O halde, faiz oranlarının makul düzeyde olması, para arzı ile talebi arasındaki dengeden geçiyor.
Faiz deyince de, unutmayalım, bir içinde enflasyonu barındıran nominal faiz; bir de, enflasyondan arındırılmış reel faiz vardır. Nominal faiz, enflasyon ve ülke risk priminin toplamıdır. Yani, reel faiz ülke risk primi anlamına gelir. AK Parti'nin 15 yıllık başarılı performansı, Türkiye'nin tarihinde görmediği 'negatif' reel faizi görmesini sağladı. Bu nasıl başarıldı; Türkiye'de bir ara yıllık enflasyon yüzde 5-6 düzeyine geriledi ve Türkiye'nin küresel algısının pozitif olması, Türkiye'nin risk primini sıfırladı. Türkiye, 2013 ilkbaharında, enflasyonun altında nominal faiz gördü; yani ülkenin pozitif algısı o kadar güçlüydü. Bugün ise, Hazine'nin yüzde 11 borçlanma faizi, Türkiye'nin risk priminin aslında yüzde 1 civarında olduğunu gösteriyor. Bir zamanlar, Türkiye'nin risk primi yüzde 36 ile 40 arasındaydı. Bu durumda, Hazine'nin yeniden tek haneli oranlarla borçlanması, Türkiye'nin enflasyonu ve risk priminin normalleşmesinden geçiyor.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
‘Neoliberal Kapitalizm’ ve Küresel Sıkışma 03 Mayıs 2024 | 264 Okunma Küresel emtiaların gelecek 10 yılı 01 Mayıs 2024 | 97 Okunma IMF: Verimlilik odaklı reformlar hızlandırılmalı 29 Nisan 2024 | 72 Okunma Batının ‘mükemmeliyetçilik’ sendromu 26 Nisan 2024 | 73 Okunma Küresel ticarette ‘jeoekonomik parçalanma’ 24 Nisan 2024 | 66 Okunma