21. Yüzyıl'ın ilk 25 yılı, ilk çeyreği, bir
yandan uygarlığımızı, insanoğlunun günlük yaşamını derinden
etkileyen 'megatrend'leri, bir yandan da küresel
ekonomi-politik sistemdeki dengeleri alt üst eden, yeni meydan
okumamaları, yeni dengeleri, 'yeni normal'i gündeme getiren
'mega tehditler'i birlikte konuştuğumuz,
tartıştığımız, anlamaya çalıştığımız bir dönem olarak şekillenmeye
devam ediyor. Önümüzdeki en az 2 yılı, küresel tarım-gıda
güvenliği, küresel enerji güvenliği, küresel ticaret ve tedarik
zinciri güvenliği, küresel iklim güvenliği, 'sürdürülebilir
barış' ve 'sürdürülebilir kalkınma'
kavramlarına yönelik pek çok yaklaşımı, farklı bakış açılarını,
çözüm önerilerini ve olası kırılmaları detaylı olarak ele
alacağımız bir dönem olarak geride bırakacağız.
Tüm bu küresel ekonomi-politik tablonun ortasında, dünyanın önde
gelen 40 ekonomisi için var olan temel gerçek, 1980'li yılların
ortalarından, 2020'lere kadar, uluslararası alanın bu derece
'güvenlik ve kontrol' odaklı bir arayışa, bir
algıya, bir meydan okuma sürecine maruz kalmadığı. Bu nedenle,
ekonomi ve siyaset...