Derecelendirme kuruluşlarının görevi, borçlu bir şirket veya
ülkenin borcunu ödeyebilme yeteneğini değerlendirmesidir. Ülkenin
ekonomik ve siyasi istikrarı ile kurumlarının işleyişi gibi
unsurlara bakılarak bir değerlendirme yapılır. Son küresel krizde
zaten ciddi itibar kaybı yaşamış olan Fitch, Moody's veya
Standart&Poor's, bu yönüyle, Türkiye değerlendirmesinde kendi
işlerine 'ihanet' etmekte, 2001 Krizi'nde dahi borçlarına sadık
olmuş Türkiye için 'iş'in ruhuna aykırı değerlendirme yapmaktalar.
Tarihinin en vahşi terör eylemlerinden birisi olan 15 Temmuz hain
darbe girişimine maruz kalmış Türkiye'nin, FETÖ gibi küresel
ölçekte bir terör örgütünü kamudan, iş dünyası ve medyadan söküp
atan tedbir alıyor diye notunu indirmenin mantıklı bir izahı
yok.
Demokratik usullerle yürüyen bir Anayasa değişikliği sürecine
'siyasi muhalif'miş gibi aleyhte yorumda bulunup, not indirmesi
nedeniyle, Türkiye yatırımlarından her zaman katma değer elde etmiş
olan uluslararası yatırımcıların, dönüp Fitch'e 'sen ne yaptığını
sanıyorsun' diye hesap sormaları gerekir. Fitch'in not indirimine
en öncelikli gerekçe olarak gösterdiği konu başlıklarında,
siyasileşmiş, tek taraflı bir bakış açısı ile getirdiği yorumlar,
derecelendirme değerlendirmesinin tarafsızlığı ve ruhuna aykırı bir
tutum. Türkiye'nin notunun yatırım yapılabilir seviyenin altına
çekilmesinin öncelikli gerekçeleri arasında sayılan 'Türk iş
dünyasında kimi çevreler tasfiyeden rahatsız ve sinirli' ifadesi,
cari açık, bankaların sermaye yeterliği ve mali disiplin gibi
kavramların yanında, alışmadığımız, derecelendirmenin ruhuna
uymayan bir yorum.