Yaklaşık 2 haftadır Katar ablukasının ekonomipolitiğini
konuşuyoruz. Katar Krizi'nin birincil ve ikincil gerekçelerini
analiz ediyoruz. Esasen, ardı ardına gelişen olayların tümüne,
farklı alanlarda alınan kararlara da aynı metodolojiyi uygulamamız
gerekiyor. 13-14 Haziran'da toplanan Amerikan Merkez Bankası (Fed)
Açık Piyasa Komitesi'nin (FOMC) kararlarına aynı metodolojiyi
uyguladığımızda, Fed yetkililerinin faiz artış ve Fed bilançosunu
küçültme kararlarının anlamı, ABD Doları'nın dünyadaki maliyetini
yükseltmek olarak ifade edilebilir. Avrupa'sından Afrika'sına,
Asya'sından Latin Amerika'sına, artık şirketler ve devletler için
dolar cinsinden borçlanmanın pahalı olacağı bir periyoda giriyoruz.
İkinci nokta, doların alınan bu kararlarla kademeli olarak değerini
artırması, petrol ve altın fiyatları üzerinde aşağı yönde bir baskı
oluşturacak. Bu da, Körfez ülkeleri ve Rusya için zor günlerin
devam edeceği anlamına geliyor.
O halde, Rusya'nın da teklif ve çağrısı ile Petrol İhraç Eden
Ülkeler Teşkilatı (OPEC) üyesi olan ve olmayan ülkelerin, daha
geçen hafta üretim kısma kararını 9 ayda uzatmalarına şaşırmamalı.
Çünkü bir yandan Fed faiz artırır ve bilanço küçültürken; bir
yandan da OPEC üyesi olan ve olmayan ülkeler üretimi kısmazlar ise,
varil ham petrol fiyatı 40 dolar ve altına yeniden gerileyebilir
ki, bu durum Rusya ve Körfez ülkeleri ekonomileri için hayli can
sıkıcı olacaktır. Bu arada, Fed'in faiz artış kararı aldığı gün,
ABD Kongresi'nden Rusya'ya yönelik yaptırım kararı çıktığını da,
Katar'ın ABD'den 12 milyar dolar tutacak savaş uçağı alımı
anlaşmasını imzaladığını da duyuralım. Bu noktada, Fed'in bilanço
küçültme adımı ise, 2018 sonuna kadar, 1.5 yılda, 4.5 trilyon dolar
olan bilanço büyüklüğünün 0.9 trilyon dolar daralması anlamına
geliyor. Bu durum, ABD tahvillerinin cazibesini artıracağından
dolayı, Körfez'e yığılmış olan 'petro-dolar'lar, ABD'ye geri
dönecek ve önde gelen gelişmekte olan ekonomilerden sermaye çıkışı
herkesi sıkıntıya sokacak.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ise, ekonomideki
toparlanmayı ve enflasyondaki yumuşamayı dikkate alarak, faizleri
sabit bıraktı. Görünen o ki, ekonomi yönetiminin alacağı
tedbirlerin de etkisi ile enflasyondaki yumuşama hızlanır ise, TCMB
büyüme ve istihdamdaki toparlanmayı faiz indirimi ile katkıya
hazır. Bununla birlikte, Fed'in politika tercihi Türkiye dahil,
önde gelen tüm gelişmekte olan ekonomileri etkileyecek. Umarım, bu
süreçte, Gezi olayları gibi, yeni bir provokasyon tuzağının içine
memleketini seven hiç kimse düşmez.