Uluslararası ekonominin önemli başlıkları arasında yer alan
iklim krizi ile enerjinin geleceği konuları tüm yoğunluğu ile
ilerlemeyi sürdürüyor. Bir yandan, sadece kömür değil, petrol ve
doğalgaz da dahil olmak üzere, kimi ülkeler ve uluslararası sivil
toplum kuruluşlarınca, 'enerji arz güvenliği' gerçeği göz ardı
edilerek, tüm fosil yakıtlara yönelik yeni kapasite arttırıcı
yatırımların finansmanın engellenmesi ve yeni fosil yakıt yatırımı
yapılmamasına yönelik kampanya ve baskıların arttığına şahit
oluyoruz. Diğer yandan, küresel ve bölgesel ekonomik ve jeopolitik
gerçekleri tümüyle görmemezlikten gelen bu anlayışı, yaklaşımı bir
süre öncesine kadar hararetle savunan kimi gelişmiş ülkelerin,
şimdi 'kömürle vedalaşma' planlarını gözden geçirdiklerini veya
kendi kıta sahanlığında yeni deniz petrol ve doğalgaz sondaj
ruhsatlarına izin verdiklerine şahit oluyoruz.
Çünkü son 40 yılda 77 TwH dan 158
ThW'a ulaşmış olan dünya enerji talebinin yönetilmesinde
ve geleceğinde fosil yakıtları denklemden çıkarmak o kadar basit,
bir çırpıda halledilecek bir konu değil....