TBMM Genel Kurulu'nda 2. tur oylaması gerçekleşecek anayasa
paketi, Türkiye'nin siyasi sistemine kritik önemde bir 'istikrar'
kazandıracak.
Dünya ekonomi-politiğinde eşine az rastlanır sertlikte bir yeniden
yapılanma dönemine şahit oluyoruz.
Türkiye'nin Meclis oylaması sonrasında, halk referandumundan da
onay çıkması halinde, kavuşacağı yeni siyasi model, küresel yeniden
yapılanma sürecinde, Türkiye'ye âli menfaatleri için seri karar
alma, ekonomik, askeri ve siyasi gücünü pekiştirme noktasında
önemli fırsatlar sağlayacak.
Türkiye açısından tarihi önemdeki bu siyasi model değişikliği için
yürüyen süreç, para ve maliye politikalarında eşgüdümlü bir
çalışmayı;
Okan Müderrisoğlu'nun belirttiği gibi, Ekonomi Yönetimi'nde 'ses
akordu'nu gerektiriyor.
Bunun yanı sıra, esnafımız ve piyasa tarafından beklenen sicil affı
ve Kredi Garanti Fonu teminatının 1. sınıf teminat sayılması
benzeri başlıklar adına, atılması gereken adımlarda, Ekonomi
Yönetimi'nin vites büyütmesi gerekmekte.
Bu süreçte, üzerinde çalışılması gereken bir konu da, reel sektörün
rekabetçiliğini zorlar boyut kazanmış olan 'mali disiplin'
anlayışı.
Başta vergi olmak üzere, kamu gelirlerini artırıcı ve kamu
harcamalarını sınırlayıcı tedbirler, iş dünyamızın rekabetçiliğini
örseleyen, piyasadaki likiditeyi zorlayan, reel sektörün kamudan
alacaklarının vadesinin aşırı uzamasına sebep olan sonuçlar
doğurdu.
Daha da önemlisi, manşet enflasyonun yükselmesine sebep olarak,
TCMB'nin hareket alanını daralttı. Bu nedenle, para politikasının
etkinliğini güçlendirmek adına, maliye politikası alanında
yapılması gerekenlere yönelik hızlı bir çalışmanın tamamlanması ve
kararların hayata geçmesi gerekiyor.