Kerem Alkin Sabah Gazetesi

‘Dijital Çağ’ perspektifinde ekonomi yönetimi

Dünya ekonomisinde son 20 yılda gözlenen küreselleşme süreci, önde gelen ülkelerin önemli bir bölümünün döviz kazandırıcı sektörlerde ciddi hamleler yapabilmesine imkân sağladı....

01 Haziran 2018 | 183 okunma

Dünya ekonomisinde son 20 yılda gözlenen küreselleşme süreci, önde gelen ülkelerin önemli bir bölümünün döviz kazandırıcı sektörlerde ciddi hamleler yapabilmesine imkân sağladı. Türkiye, bilhassa son 15 yılda, mal ve hizmet ihracatından elde ettiği döviz gelirinde önemli rekorlar kırdı.
Önümüzdeki dönem, Türkiye açısından ilk etapta 50, 2030'larda 100 milyar dolara ilerleyecek bir turizm ve ağırlama ihracat gelirinin, toplamda 200 milyar dolarlık bir hizmet ihracatı gelirinin; mal ihracatında ise ilk etapta 250, ardından 350 ve Türkiye'nin milli ekonomi hedefi olarak 500 milyar dolarlık bir hedefin tutturulabileceğine işaret ediyor. Bu nedenle, 24 Haziran'la birlikte, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde yeniden yapılandırılması beklenen ekonomi yönetimini, bakanlık, üst kurul, başkanlık, müsteşarlık ağ yapısını, dış ekonomik ilişkiler, iç piyasa-reel sektör ve ekonomininkamunun finansmanı olarak üç sacayağına dayalı modellemek yararlı olabilir.
Dış ekonomik ilişkilerde, turizm sektörüne, cari açığı azaltıcı, döviz kazandırıcı, istihdam sağlayıcı, Türkiye'nin uluslararası itibarına ve bilinirliğine yaptığı olağanüstü katkı nedeniyle, bugünden daha detaylı, daha değerli bir anlayış kazandırmalıyız. 'Turizm ve Kültür' Türkiye'nin turizm sektörünün ciddi boyutlardaki ekonomik yönüne yeterli perspektif kazandıramıyordu. Keza, ülkenin ekonomisine yaptıkları büyük katkı boyutunda, müzeleri, ören yerlerini de salt 'kültür' penceresinden ele almak yeterli bir yaklaşım olmayacaktır. İmalat sanayisinin ülke ekonomisindeki vazgeçilmez, hayati boyuttaki önemi bir yana; hizmetler sektörüne, bu sektörde büyük emek ortaya koyan şirketlere, girişimcilere daha kapsayıcı bir bakış açısı kritik önemde. Başta KOSGEB, bir dönem sanayi ağırlıklı bakış açısına sahip olup, son 4-5 yıl hızla bünyelerine 'hizmetler' sektörü bakış açısı kazandırılmaya başlanmış tüm kurumlarda, hizmetler sektörünün küresel ekonomideki ağırlığına uygun bir beceri kazandırmamız gerekiyor.
Mal ve hizmetler ihracatını ve gümrüklemesini bir çatı altında; iç piyasa-reel sektör bacağını, iç ticaret ve sanayiye dayalı piyasa kurallarını, standardizasyonu, tüketici haklarını bir çatı altında bir araya getirmemiz gerekmekte. Bu noktada, 'bilimteknoloji- inovasyonar- ge' salt sanayiye ait bir alan değildir bugünün dünyasında. Bu alan, hizmetler sektörünü de, tarımı da, sanayiyi de, inşaatı da, finansı da, her alanı ilgilendiriyor. Bu nedenle, Türkiye'nin 'bilim-teknoloji' alanına sanayi ötesi, tüm sektörleri kucaklayan bir 'dijital' perspektif kazandırması gerekiyor. Bilişim teknolojilerini herhangi bir sektörün altında bir alan olarak değil; Türkiye'yi gelecek 25 yılda 2-3 trilyon dolar bandına sıçratacak alan olarak kurgulamamız; bu alanı Cumhurbaşkanlığı'na bağlı bir konsey, üst kurullar ve 'spesifik' bir bakanlıkla örmemiz yararlı olacaktır.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Küresel Gelecek ve ‘Enerji Verimliliği’ 06 Mayıs 2024 | 8 Okunma ‘Neoliberal Kapitalizm’ ve Küresel Sıkışma 03 Mayıs 2024 | 428 Okunma Küresel emtiaların gelecek 10 yılı 01 Mayıs 2024 | 97 Okunma IMF: Verimlilik odaklı reformlar hızlandırılmalı 29 Nisan 2024 | 73 Okunma Batının ‘mükemmeliyetçilik’ sendromu 26 Nisan 2024 | 73 Okunma