Sivil Dayanışma Platformu'nun 51 ili kapsayacak şekilde organize
ettiği 'Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve Anayasa Paketi'
bilgilendirme toplantıları kapsamında dün Hatay'daydık; bugün
Mersin, yarın da Adana'dayız. Hatay, uygarlıkların, farklı
medeniyetlerin buluştuğu, halen yaşadığı, 11 bin yıllık geçmişi
olan, hatta son arkeolojik buluntularda tarihi 40 bin yıl geriye
gittiği değerlendirilen bir ilimiz. Toplumun her kesiminden sivil
toplum kuruluşlarıyla olan beraberliğimiz yoğun bir ilgiye mahzar
oldu ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin, Türkiye için neden
tarihi bir eşik olduğunu detaylı şekilde anlattık. Hatay'da
karşımıza çıkan, Atatürk'ün 'Kırk Asırlık Türk Yurdu ecnebi elinde
esir kalamaz' sözü, Türkiye'nin 81 ilini, kritik önemdeki siyasi
model değişikliğini izah etmek adına neden dolaştığımızı bize bir
kez daha hatırlattı.
Hatay'ın Türkiye Cumhuriyeti'ne dahil olması sonrasında, şehre
giren Türk askerini karşılayan halkın sloganı olan 'Ben sen yok,
biz varız', 16 Nisan'daki referandumla önemli bir 'beraberlik' ruhu
yakalamamızla birlikte, Türkiye'nin hızla hayata geçireceği
demokratik ve ekonomik reformlar Avrasya'nın gücüne güç katan bir
ülkesi olacağımıza işaret ediyor. Hatay'ın yeni Arkeoloji
Müzesi'nde sergilenen ve 2012'de bulunmuş olan Kral Şuppiluliuma
heykelinin bir elindeki kılıç ve diğer elindeki buğday başağı,
uygarlıkların ve ülkelerin güvenliği ile kalkınması arasındaki
ilişkiyi çok net ortaya koyuyor. Anayasa Paketi, Türkiye'nin
güvenlik konseptinin güçlendirilmesi, sivil ve askeri bürokrasinin
yönetim ilkelerinin revizyonu ve kalkınma sürecinin yeniden
hızlandırılması adına 'tarihi' bir fırsat. Küresel sistemin
sürüklendiği 'düzensizlik ve kaos' dönemine hazırlanmak adına
önemli bir kavşak. Bu nedenle, 16 Nisan'a kadar bu tarihi eşiği
aşmamız gerektiğini anlatmayı sürdüreceğiz.