2000'li yılların başlarında, 21. Yüzyıl'ı daha iddialı bir
uygarlık düzeyine taşıması beklenen 5 mega trend şu şekilde
sıralanmaktaydı: 'hipersonik
dijitalleşme', 'sürdürülebilir kalkınma
ve yeni yükselen orta sınıf', 'yeşil ve akıllı dönüşüm', 'mobilite
ve devrimci yeni nesil' ve 'akıllı kentleşmeye dayalı yerel
kalkınma'. Özünde, söz konusu 5 mega trendin temel hedefi yeryüzünü
insanoğlu için daha yaşanabilir kılacak ve 'sürdürülebilir
kalkınma' amaçlarının yakalandığı bir dünya oluşturmaktı.
Ancak, 'tek kutuplu' bir dünya düzeninde yola
devam edileceği zannedilerek kucaklanan bu 5 mega trend, 2014'le
birlikte giderek ağırlık kazanan 'güç merkezleri' odaklı 'çok
kutuplu' bir dünyada önceliklerini koruma sorunu yaşamaya
başladılar.
Çünkü, bilhassa son 10 yıl artan bir tempoyla küresel sistemi
derinden etkilediğine şahit olduğumuz 5 temel başlık, aynı zamanda
'Küresel Güney' ile 'Küresel
Kuzey' arasındaki anlaşmazlıkları da giderek
derinleştirmeye başladı. Oysa, 2024 gibi hayli zorlu geçeceğini
şimdiden anladığımız bir yılın başlangıcında, küresel düzeni...