Aralık ayı sanayi üretim verisinin de açıklanması ile geçen
yılın son çeyreğinde, 2015'in son çeyreğine göre sanayinin yüzde
2.1'lik bir üretim artışı yakaladığını anladık. Bu durum, kabaca,
2016'nın son çeyreğinde Türkiye Ekonomisi'nin yüzde 2.3 ile 2.7
arasında bir büyüme performansı göstermiş olabileceği anlamına
geliyor. Yani, küresel finans krizi sonrası, 27 çeyrek pozitif
büyüme rekoru kıran Türkiye, 15 Temmuz FETÖ hain darbe girişimi ile
bir çeyrek negatif büyüme sonrasında, son çeyrekte tekrar pozitif
büyümeye dönmüş durumda. Bununla birlikte, 3. çeyrekte yüzde -1.8
düzeyindeki negatif büyüme, 2016'nın tümünde Türkiye Ekonomisi'nin
büyüme performansını yüzde 2.1 ile 2.3 arasına çekmiş
gözüküyor.
2016'nın bütününde ne kadar büyüdüğümüzü ise, 31 Mart Cuma günü
öğrenmiş olacağız.
Menfur darbe girişimi olmasaydı, 2016'yı yüzde 3.2 büyüme ile
tamamlayabilirdik.
25'inci yılında, Maastricht 'delik-deşik'
25 yıl önce, Avrupa'nın ortak bir para alanına adım atabilmesi ve
Avrupa Birliği Projesi için tarihi bir eşiğin geçilmesi adına,
Hollanda'nın Maastricht kentinde, AB ülkeleri, ortak para biriminin
sağlam bir zemine oturması için, Euro Bölgesi'ne dahil olacak
ülkelerin uymak zorunda oldukları ekonomik kriterler belirledi.
Ancak, 90'lı yılların sonlarına doğru, pek çok AB üyesi ülke yüzde
5 büyüme performansının gerisinde kalmaya başlayınca, Fransa ve
Almanya'nın kamu borç stoku kriterinin üzerine çıkmaları,
beraberinde bu kriterlerin esnetilmesi gibi bir sonucu da
beraberinde getirdi ve iki ülke kriterleri delmeleri nedeniyle ceza
ödemekten kurtuldular.
Maastricht kriterleri en az 200 kez ihlal edilmiş durumda.
Türkiye, 2001 Krizi sonrasında gerçekleştirdiği ekonomik
reformlarla, önemli bir mali disiplin başarısı yakaladı. Öyle ki,
2016 verilerine göre, Türkiye'nin bütçe açığının GSYH'ya oranı
yüzde 1'e gerilemiş olabilir. Kamu borç stokunun milli gelire oranı
yüzde 35'in altında.