Ben dün akşam millî takıma ne kazanıyoruz, ne kaybediyoruz
açısından skora göre değil, başka şeylere bakarak karar vermek
istedim.
Neredeyse yarıdan fazla yenilenmiş bir takımımız var. Dolayısıyla
bu toplulukla devam mı, yoksa değişiklik mi olabilir açısından da
baktım. Bazı olumlu gelişmeler ve gelecek için umut dolu anlara
tanık oldum.
Bir kere hemen şunun altını çizeyim; millî takım Zeki ve Ömer
isimli iki bekiyle sakatlık ve cezalar hariç bir on senelik garanti
belgesi almıştır. İsveç son Dünya Kupası’nın takımlarından biri
değil midir? Tabii ki öyledir. Bu iki büyük bek kazancımızın
karşısında bizim acilen iki adet, belki de yedekleriyle birlikte
üç-dört tane yeni tandem oyuncusu bulmamız gerekiyor.
Oğuzhan, Beşiktaş’taki performansının neredeyse beş katı kadar
oynarken Topal ve Okay ikilisinde bu kalitelere yakın yedekleri de
bulmamız lazım. Bir önemli noktanın altını daha çizmek isterim.
Galiba Cengiz Ünder’den çok fazla bir şey beklemememiz gerekecek.
Tabii ki dün akşamki Cenk Tosun’a maç boyunca tahammül etmek çok
zordu o hâlde son forvet adamlarına fal mı açalım, yoksa geniş bir
araştırma mı yapalım?
Hakan Çalhanoğlu için diyecek bir şeyimiz yok. Millî takım dün
akşam yüksek oranda rakibine göre topa sahip olma avantajıyla
oynadı ama öndeki Cengiz ve Cenk sebebiyle özellikle arkadan gelen
beklere çok fazla açık alanlar sunamadı.
Serdar Gürler bir umut olarak çıktı. Tabii ki Emre’nin de -golleri
attığı için değil- süreç içinde değişik görevlerde alkışlanacak
oyuncularından biri olacağını umut ediyorum.
Lucescu’yu yerden yere vuranlara karşı bu hocanın aslında çok iyi
bir kulüp teknik direktörü olduğu görüşümü bir kere daha
tekrarlarken, oluşturmaya çalıştığı yeni millî takımda en çok
çalışma yapacağı yerin bizim tandem bölgemiz olduğunun altını da
bir kere daha çizeyim.
Özetle skoru bir kenara bırakalım, kazancımız kaybımızdan daha
çoktur. MAÇIN ADAMI: Ömer ve Zeki ...