Dün yine zengin Kadıköy turlarında UEFA Avrupa Ligi’ndeki
maçlarımızın ne olacağının tahmini soruldu durdu… Hepsinde de
Beşiktaş’ın kazanma şansının fazla olduğunu, Akhisar’ın beraberliğe
tutunursa iyi sonuç almış olacağını, F.Bahçe’nin ise teknik
direktörünün tuhaflığına dayanarak 4’lük olabileceğini söylemiştim.
Herkes şaşırmıştı. Çünkü biliyordum ki, Cocu Beyefendi sahaya en
son çıkardığı on birden, beş yeni ismi rakibin karşısına dizecekti.
Futbolun bir takım oyunu olduğu, yani boks veya güreş gibi birebir
yeme değil, topluca birbirini tanıyarak oynanabildiğinde bir şeyler
yapılabildiğini ne yazık ki bilmiyor.
Geri dörtlüde yeni isim Reyes’ti. Ortada, geçen maçın yedek Elif’i
ilk on birde, asili Jailson kenardaydı. Ayew ve Slimani âşıklısı
Cocu, kaç maçtır ortalıkta görünmeyen Alper’le birkaç dakikalık
santrfor Frey’ı koymuştu. Öyle bir F.Bahçe kadrosu eskilerin çok
beğendiğim bir deyimiyle “Yalancı pehlivan” gösterisi yapabilirdi
ancak. Yani; topu amaçsızca dolaştırır, böylece topa sahip olma
üstünlüğünü elinde tutar, ama bu süreçte iyi kapanabilen bir takım
karşısında pozisyon bile bulamazdı.
Dinamo Zagreb takımı için neler söylendi, neler yazıldı. Ama şu
anda Avrupa’nın en önemli takımlarında oynayan ihraç mallarının
fazlalığını unutmuşlardı. Kim diyebilir ki bu Dinamo’dan belki
iki-üç oyuncu daha transfer patlatacaktı.
Bir daha tekrarlamakta yarar vardır, Sayın Cocu!
Futbol on bir kişinin oynadığı bir takım oyunudur. Bir on biri en
az sekiz bankosuyla -cezalar ve sakatlıklar hariç- hâlâ
belirleyememiş olması bile bu teknik direktörden acilen kurtulmak
gerektiğinin göstergesidir. Cocu gibi zamanın iyi bir futbolcusu,
bitime 10 dakika kala 4-1 gerideyken ikinci santrforunu da oyuna
alarak kim bilir belki de “Ya artık beni gönderin de, ben de, siz
de kurtulun” diyordur.
Ben dün akşamki maçın tahminini dörtlük demiştim ama sizce sekizlik
de olabilir miydi?
Bu arada şu Benzia’nın Konya maçındaki müthiş (!) pasından
sonra...